Orta Asya’ya dayanır bağlamamızın kökeni. Oradan Kafkasya, İran derken Anadolu’ya gelişerek gelmiştir. Ustasının elinde yapılmış bağlama üstadının elinde olunca alır götürür Sizi nereye isterseniz oralara…

Tezenesi, teknesi, telleri ile bazen oynatır, bazen de ağlatır. Benim topraklarımda hep sıkıntılar, çatışmalar, acılar olmuştur şimdi olduğu gibi geçmişte de. Onun için genellikle ağlatmıştır bağlama.

Hele kadınlarımız. Kadınlarımızın hislerini bir erkek ağzından en güzel o seslendirmiştir. SESİ ÇIK(A)MAZ  Anadolu’daki kadınlarımızın, kızlarımızın. Ayıp sayılmıştır kocasını özlediğini söylemek ya da sevdasını dillendirmek. Töreler, dedikodu korkusu engellemiştir Onun doya doya söyleyebilmesini sevdiğini, özlediğini, beklediğini. Onun içinde bir erkek tarafından dillendirilir duygular. Bu gerçeği bilmeyenlerde kendilerince dalga geçerler kıt bilgileri ile kadın türküsünü niçin erkekler söylüyor Anadolu’da diye.

Şu anda çok moda olan bir oyun var: KOL BASTI. Niçin adı kol bastı hiç merak ettiniz mi?  Bir dönemde kadınların bir araya gelip eğlenmeleri yasaktır nedense. Onlarda köylerinden uzak bir yerde toplanıp eğlenirlerken etrafa da nöbetçi dikerlermiş, kolcular basmasın diye. İşte kol bastı adı buradan gelir.

Bu toprakların insanları ÇOK AZ GÜLMÜŞTÜR, hala da öyle.. Devlette kendi insanına az güldü, gülmekte… Ta, Fatih Sultan Mehmet’in önce 1451’deki Karamanoğulları’nı ele geçirmesinden Günümüze kadar Bursa’dan bu taraftaki Anadolu Türklüğü Devletine GÜVENMEMİŞTİR, Devlet’te kurucusu olan Türklere GÜVENMEZ, YÖNETİM KATI’NDA..

1971’de ” tırpanlanan gövdelerin” 1980 Eylül’ünde KAFALARI KOPARTILMIŞTIR Yönetenlerce.. Osmanlı’dan Günümüze Kurucusu oldukları devlette Anadolu insanı; CAHİL BIRAKILMALARININ YANINDA sadece asker, köylü, küçük memur, küçük esnaf YAPILMIŞLARDIR..İsterseniz bakın 1451’den 2012’ye kadarki Yönetenlerin ( egemenlerin) secerelerine ve Anadolu’daki icraatlarına.

Anadolu halkı yapılan bilinçli uygulamalarla ne zaman silkinmeye çalışmış BEYİNLERİ ALINIVERMİŞTİR Devşirmeler eliyle Osmanlıdan bu yana. Düşünsenize; Osmanlı’nın en zengin, en güçlü, en büyük sınırlarına ulaştığı Kanuni döneminde Halk ayaklanmıştı Anadolu’nun her yanında. Niçin? Çünkü devletin zenginliğini de, şefkatini de GÖREMİYORLARDI Kendi kurdukları devletlerinde. Onlardan istenen askere gitmeleri idi. Zenginler ise ” bedelli askerlik yapıp, yırtıyordu savaşlardan, operasyonlardan, çatışmalardan…

Osmanlı’dan günümüze ( 2. Abdülhamit hariç) gövdeleri, kafaları, beyinleri koparılan Anadolu insanı ANGUT KUŞU’na DÖNDÜRÜLMÜŞTÜR. OECD Raporları’nda ÇOK UZUN YILLARDIR ”Türkiye’de eğitim kalitesi ve Gençliğin hayata hazırlanması” sıralamasında 35 ülke içinde 34. veya 35. olması TESADÜF MÜ ZANNEDİYORSUNUZ ..?

Halkevleri’nin 1951’de Köy Enstitüleri’nin 1954 yılında kapatılmalarının ARKASINDAKİ ASIL NEDEN nedir?

Angut Kuşu’na döndürülen İnsanlarımız arasından Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Sadettin Tantan, Gaffar Okan, Korkut Eken, Yılmaz Özdil gibi SÜRÜ’den ayrılan ZEKALAR çıksa da HEMEN ETKİSİZLEŞTİRLMİŞLERDİR.

Anadolu’daki ACILARDA SÜRDÜ, SÜRMEKTE…

Türkülerimizde; Garip, Kerem, Arguvan, Bozlak, Hoyrat makamları bu nedenle çoktur halaydan da, uzun havalardan da. Bilmez mi yoksa Benim İnsanlarım oynamayı, ağzını doldurup şen, şakrak kahkaha atmasını. Fakat SON BİR AY İÇİNDE 108 ŞEHİT VERİLMİŞKEN nasıl gülecekler…

Öyle derin izi vardır ki bağlamanın, türkülerin belleğimizde, bir dönem aforoz edilmiştir radyolardan, konservatuarlardan. Hedef “Batılılaşmak’’tır. Eğer Dil’i ve Türküleri alırsak başarılı oluruz diye düşünmüşlerdir.  Bize sormadan, Bizim adımıza.  Kendi adıma başarılı olamadıkları için mutluyum. Gittiğiniz bir düğünü hatırlayın. Halkımız dans ederken mi daha çok eğleniyor çoğunluk olarak türkülerde mi? Hangisinin bitmesini istemez?

Böyledir benim bağlamam. Bazen bir genç kızın dilinde ‘’Arda boylarında’’dır, bazen bir delikanlının  ağzında ‘’ Ben Sana yandım güzel, Yanağı allı güzel’’ olur. Bir mızrap vuruşu ile gideriz ESKİMEYEN geçmişe… Farkında olmadan zamanda yol alırız aynı anda hem burada hem de başka bir yer ve dönemde…

“Elimde bağlama, Yeşil gözlüm ağlama’’ veya  “Ela gözlüm,  Ben bu El’den  gidersem, Ağla  gözyaşını sil melul melul’’.  Türkülerimizde kahramanlık deyişleri sevda türkülerine göre çok daha azdır. Çünkü Anadolu şimdi olduğu gibi geçmişinde de hep hareketli olmuş çok acı çekmiştir. İşte bazı türkülerimiz bu nedenle hem ağlatır hem de oynatır ‘’Kına havası’’ tadıyla:

“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler’’.

Veya aslında bir Yemen Türküsü olan;

“Hey on beşli on beşli, Tokat yolları taşlı

On beşliler gidiyor, kızların gözü yaşlı.’’

 

Çoğumuzun bir türküsü vardır nedeni farklı olsa da. Benim türkümde “Altın hızma mülayim, Seni Hak’tan dileyim”. Sizin türkünüz hangisi?