Türkiye, İran’a ambargoya “HAYIR”  dedi

V E Y A

Filistin’de Bilardo, Samsun’da Briç, Adana’da Satranç Oyunu

 

BU YAZININ  HEDEFİ; …..

Türkiye’nin gündeminde Gazze’ye insani yardım amaçlı giden gemiye İsrail’in saldırısı var, gazeteler, televizyonlar sadece bundan bahsediyor. Bu arada Kuzey Irak’tan Barzani geldi. “Ne konuşuldu, hangi pazarlıklar yapıldı, terör örgütüne karşı alınacak ortak tutum var mı? Varsa ne? KAYNATILIYOR.

Barzani’nin ekibinde dikkat çekici bir şahıs var: Sincari. Dağlıca Baskını’nda sekiz şehit verdiğimizde terör kampını ziyaret edip, teröristlerin elini teker teker sıkıp tebrik eden zat. UNUTTURULDU.

Ergenekon (Silivri davaları)  GÜNDEMDEN DÜŞÜRÜLDÜ.  Bu arada Ergenekon konusunun savunma avukatlarından dört tanesi de tutuklandı. Savunmayı kim yapacak? Tamamı da ulusalcı, Kemalist, tam bağımsızlıkçı, laik olan zanlılar aylardır mahkemeye çıkmak için bekletiliyor. ABD, BOP ve Ilımlı İslam  (ne demekse) politikalarına karşı çıkanlar bu şahsiyetler. İNSAN HAKLARI ŞAMPİYONLARI, Leyla Zana için Türkiye’ye baskı yapan AB ve AB’ciler neredeler? Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Can Ataklı, Mehmet Altan, Orhan Pamuk ve diğerleri SİZCE niçin bu konuda TEK CÜMLE YAZMIYORLAR?

ABD 2011 yılında Irak’tan çekilecek. ABD toplumu silah üreticilerinin ve petrol kartellerinin pazarları için ÇOCULARININ IRAK’TA ÖLMESİNE KARŞI ÇIKIYOR. İsrail’i kollama politikasının ABD çıkarlarına zarar verdiği ABD yönetiminin en üst katmanlarında ifade ediliyor. Yani ABD’deki  ‘’ İsrail’i koruma çerçevesi çatlamıştır’’ (Bunun anlamı ABD artık İsrail’i kollamayacak demek asla değildir).      ABD; Türkiye’nin güneydoğusunu, Irak’ı terör örgütü de dahil KENDİ İSTEDİĞİ GİBİ düzenleyip, Türkiye’nin müdahelesinden uzak tutmak istiyor.

Türkiye ‘’ bu Bizim Ulusal değil, tarihi görevimizdir’’ diyerek – gizli ikna yötemleri kullanılarak- İSRAİL’LE KARŞI KARŞIYAYMIŞ gibi gösterilerek;

İran’ın İslam dünyasında artan etkisini azaltıp –belki yok edip – Türkiye’nin etkili olmasına ve YILDIZININ PARLATILMASINA ÇALIŞILIYOR.

Size bir soru: Türkiye yerine başka bir ülke olsaydı;  ABD, İsrail’le ortamı böylesine gerip, dünyayı ayağa kaldıran devlete nasıl bir tutum takınırdı?

İsrail- Türkiye SUNİ GÜNDEMİ YARATILDI ve; BOP işliyor, Batı’ya akacak petrolün güzergahı hazır ( komşularla sıfır sorunlu dış politika, tabii İran’la sorun olsun isterdi ABD ve İsrail, özellikle Kuzey Irak’la ilişkiler yumuşamalı, terör örgütünün siyasallaşması için Türkiye çözümler üretmeli), önce ‘’ Kürt açılımı’’ idi, sonra ‘’ Demokratik açılım’’ oldu, şimdi ‘’Milli birlik projesi’’ adı verilen çalışma uygulamaya geçirildi. Ortaya atılan Gazze’ye yardım gemisi ile BÜTÜN BUNLARIN KONUŞULMAMASI SAĞLANDI.

Ülkemiz üniter yapılı bir devlettir. Yakında ‘’federatif yapı’’, sonra ‘’ konfederatif yapı’’  tartışmaya açılıp, YENİ OSMANLICILIK konuşulmaya başlanacaktır. Takip edin ABD destekli sivil toplum örgütlerini (bundan sonra bunlara NGO diyeceğiz) ve maaşlı yazanlarını. Köşelerinde küçük tüyolara başladılar bile. Tabii önce ALIŞTIRMAK LAZIM. Terör örgütü uzantıları (BDP), Ilımlı İslamcılar, İkinci Cumhuriyetçiler ( M. Altan ve avanesi), Pensilvanya’dakiler (F. Gülen ve etrafındakiler)  TAKİP EDİLMESİ GEREKEN ÖTEKİLERDİR.

Etnik ve mezhepsel ayrılıkçılık ‘’Türkiye mozaikler ülkesidir’’ söylemi ile SÜREKLİ ÖN PLANDA TUTULACAKTIR.

Fener Rum Ortodoks Kilisesi ‘’ patriklik’’ idi. EKÜMENLİĞE ( yani ikinci Vatikanlığa) geçmeye çalışmakta.  Geçmişi pekte masum olmayan ve’’  hala bir kapısı kapalı duran’’  PATRİKHANE EKÜMEN YAPILIRSA, BAŞIMIZA ÖRECEĞİ ÇORAPLARI BU ÜLKEDE KİMSE TAHMİN EDEMEZ.  ABD’den ve AB’den Ülkemize gelenler sürekli bu konuyu işlemekteler. Patriği çok sevdiklerinden mi? Türkiye’nin iç işlerine karışacak YENİ BİR KONU daha çıkacakta bu nedenle. Yoksa DİNİ DUYGULAR SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.

Türk Ordusu, üniversiteler, yargı üzerinde NGO’lar ve basındaki kiralık kalemler kanalı ile öyle bir baskı oluşturuldu ki, tarihimizde EŞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR PSİKOLOJİK HAREKAT YAPILMAKTADIR.

ABD; Samsun ve Trabzon’da üs kurarak Karadeniz’de GÜÇ OLUŞTURMAK bu arada Rusya Federasyonu’nu sıkıştırmak istiyor. Ancak üs öyle kolay kurulamıyor artık Türkiye’de.  AMERİKALI SADE VATANDAŞA tepki hiç yok ancak A.B.Devleti’ne Türk toplumunda eski dostluk duyguları çok azaldı. Öyle ise üsler için ALT YAPI HAZIRLANMALI. Dikkat edin Doğu Karadeniz’de birkaç yıldır bir şeyler oluyor. İtalyan rahibin öldürülmesi, DTP’lilerin Samsun’a gidip halkı tahrik etmeleri sonra da ağlaşmaları, Yasin Aslan konusu ve Hrant Dink cinayeti vak’aları BİRLİKTE DÜŞÜNÜLMELİ. Niçin Karadeniz,  NİYE ŞİMDİ?

07.06.2010 tarihinde Türkiye ile Azerbaycan arasında doğalgaz anlaşması imzalandı. Karabağ’la ilgili TEK SÖZCÜK YOK. Oysa Batı meclislerinde ‘’soy kırım ve toprak talepleri’’ geçiyor. Artık ‘’ İKİ DEVLET, TEK MİLLET’’ KALMADI. Azeriler o kadar kırgınlardı ki anlaşma imzalanırken. ERMENİSTAN’I MUTLU ETMEK İÇİN AZERİLERİ ÜZMEYİ GÖZE ALMAYA DEĞER MİYDİ SİZCE?

ABD, Kuzey Irak’ta kürt devletini kurdu. Uzak vadedeki hedef; Türkiye ve Suriye’den de toprak koparmak olacaktır. Türkiye’de; Mersin, Adana, Gaziantep, Kahraman Maraş, Diyarbakır, Şanlı Urfa, Malatya, Batman hedef illerimiz olacaktır.

Büyük dava adamı, dinlerin diyaloğu garabetinin öncüsü, fikir ve gönül üstadı, ekranlarda göz yaşlarını seller gibi bırakıveren – yazma yeteneği biraz eksik ama onu da etrafı hallediyor- hoşgörü ve tevazunun kutbu Hoca efendi F. GÜLEN DİYOR Kİ,’’  Mavi Marmara Gazze’ye yardıma giderken İsrail’e danışılmalıydı’’.  Demeğe getiriyor ki, İsrail haksız sayılmaz. Yani ‘’İsrail’e selam,  ABD İLE MUHABBETE DEVAM’’. Pensilvanya’da OTURMA  İZNİNİN  BORCUNU MU ödüyor acaba?  Dinlerin diyaloğu diyorda DİNDAŞLIKTAN HİÇ BAHSETMİYOR. Aklıma gelmişken sorayım; Hoca Efendi ( bazıları buraya HAZRETLERİ sözcüğünü SIKIŞTIRIVERİYOR) niçin Amerika’da yaşıyorda Müslüman bir ülkede yaşamıyor? Türkiye’de (kendi vatanı olsa bile) rahat edemeyebilir. Haklıdır. Araplardan da pek hoşlanmadığını herkes bilir. Onda da haklı. İnsan olanakları varsa (yüzlerce holdingi var) niçin İSTEMEDİĞİ ÜLKEDE YAŞASIN. Ama hiç olmazsa Endonazya’da yaşasın mesela. Orası ÇOK UZAK DEMEZ HERHALDE. Sonuçta Amerika DAHA MI YAKIN?

Ülkemizde işsizliğin nüfusa oranı % 2, Devlet İSTATİSTİK Enstitüsü yalan söylüyor. Onların açıkladığı gibi değil; enflasyon oranı,  %1 ( kışın buzdolabı, yazın palto fiyatını ölçü alırsanız tabii yalancısınız, devlet memurluğunun ‘’güvenirliliğini ilk siz bozdunuz iktidarlara dalkavukluk yapmak için. Benzin veya doğalgazın, elektriğin fiyat artışını esas alsanız da sahtekar demesek size), asgari ücretten vergi alınmıyor ve net BİN TL., okulsuz köy kalmadı, bütün kızlar artık okula gidebiliyorlar, töre cinayetleri işlenmiyor, ağa-maraba ilişkisi geçmişte kaldı, doğu ve güneydoğuda feodal yapı bitti, topraksız köylü yok, İskenderun’da ALTI ASKERİMİZ ŞEHİT EDİLMEDİ.  Yukarıda yazdıklarımın hepsi doğru.  Benim söylediğim de sadece DOĞRULAR.   BİZİ YANILTIYORSUN DİYORSANIZ;  SEYREDİN TELEVİZYON HABERLERİNİ, okuyun gazeteleri, tek satır bahsedilmiyor bu konulardan.  Kabul edin yanılan Sizsiniz.  Eğer Türkiye’de bunlar yaşansaydı televizyonlarda, gazetelerde MUTLAKA HABER OLURDU. Güvenilir  (!)TÜRK  (!) BASINI(!) NİYE YAZMASINKİ…   Demek ki ülkemizin TEK DERDİ Gazze’ye GÖNDERİLEN gemi. Başka derdimiz yok…(Gazze’ye gönderilen gemiye AKP milletvekilleri de dahil olmak istedi. Ancak PARTİ YÖNETİMİ GİTMELERİNE İZİN VERMEDİ. Sizce niçin? Gönderilenlere izin niye verildi??? Yanıt: Birinci ve Beşinci maddeleri tekrar okuyun.)

Gerçekte, Türk Ulusu’nun hiçbir derdi yok. Basında ‘’sanki aynı kalemden çıkmış gibi’’ aynı haberleri ve yorumları veriyor. Basın haklı.  Üstelik BU KONU bizim Ulusal değil, tarihi görevimiz değil mi? Kamuoyu nasıl meşgul edilip, ÖBÜR YANDA bir şeyler GÖTÜRÜLÜYOR, GİZLENİYOR fark ettiniz mi? Bir örnek; Mavi Marmara’ya yapılan İsrail saldırısı ile İskenderun deniz üssüne yapılan saldırı aynı gün kısa zaman farkı ile gerçekleşti. MİLLİYET GAZETESİ İskenderun haberine YARIM SAYFA, İsrail SALDIRISINA  _ SIKI DURUN_  yirmi dört sayfa AYIRDI. Ben Sayfaları saydım, İSTERSENİZ SİZDE SAYIN. Kamuoyu nasıl oluşturuluyor ANLATABİLDİM Mİ?

  1. ADANA’YA DİKKAT. Daha doğrusu ABD’nin Adana Konsolosluğu’nun çalışmalarına dikkat. Eskiden Adana deyince Karacaoğlan, Çukurova, sıcaklar, Yılmaz Güney, tarihçi Oğuz Küçükaydın, felsefeci Osman Varsavaş, Fatih Terim, Orhan Kemal, Yaşar Kemal gelirdi. Şimdi İncirlik Amerikan üssü, ABD konsolosluğu ve bunların GAP’a ilgileri, Malatya, Mersin, Urfa, Gaziantep, Diyarbakır, Batman sanayi ve ticaret odalarını ziyaretleri, saydığımız illerin belediye başkanları ile yaptıkları görüşmeleri, geçmişte EMEP, DEHAP şimdi BDP ve İnsan Hakları Derneği başkanları ile yaptıkları konuşmaları ile hatırlıyoruz. Malatya, Batman (geçmişte Baro  başkanlığı seçimlerine Adana konsolosu müdahale etmişti), Gaziantep, Mersin, Diyarbakır, Şanlı Urfa şehirlerine ÖZEL İLGİLERİNİ  merak edip, TAKİP EDİN, araştırın. GÖRECEKSİNİZ Kİ, ADANA’NIN YOLLARI artık TAŞTAN DEĞİL.
  2. Atatürk 1923’ten sonra konsoloslukları ve misyoner okullarını kapattırmıştı. ABD’nin Adana Konsolosluğu’da bunlardan birisi idi ve 1924 yılında kapatılmıştı. 1958 TARİHİNDE İskenderun’da ABD Konsolosluğu yeniden açıldı, 1961 yılında Adana’ya taşındı.  ABD 37 yıl sonra geri döndü.

1921 yılında Fransızlar ve himaye ettikleri Ermeniler vardı. 2010’da ABD ve koruduğu Barzani ve Barzanicilerle, terör örgütü var.  Çekinmeden, aldırış etmeden Konsolosluk işleri ile hiç BAĞDAŞMAYAN faaliyetlerde bulunanları durdurmak için TARİHİN TEKERRÜR MÜ ETMESİ GEREKİYOR?

  1. MERSİN hızla FARKLILAŞTIRILIYOR.

Özdemir İNCE’nin 21, 22, 23 Şubat 2007 tarihli Hürriyet Gazetesi’ndeki MERSİN’le ilgili yazılarını MUTLAKA OKUYUN.

Son yılları ‘’EN DUYARLI’’  illerinden birisi haline getirildi Mersin.  2002’deki Mersin Valisi Akif TIĞ ile İl Emniyet Müdürü Akın Küçükbarak’ın görevlerinden alınması, o zamanki Ulaştırma Bakanı Enis ÖKSÜZ ve Devlet Bakanı M. Abdulhalik ÇAY’ın istifa ettirilmelerinden sonra terör örgütünün siyasi kolu Emep ve Ödp ile NGO’lar AT OYNATMIŞLARDIR.  İlk provaları da 21 Mart 2005’teki ‘’Türk Bayrağı’nı Yakma’’ eylemidir. İHD, ÇHD, DİSK’e bağlı bazı sendikalar, MAZLUM DER, KESK gibi kuruluşlar Mersin’de ORTAMI HAZIRLAYANLAR OLMUŞLARDIR.

Mersin niçin önemli?                                                             Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının Ceyhan ayağının güvenliği, M. Barzani’nin bu şehirdeki yatırımları, serbest ticaret bölgesi olması, K. Irak’ın Akdeniz’e açılan BİR KAPIYA İHTİYAÇ DUYMASI, Akdeniz’i kontrol eden coğrafi konumu, Irak, Suriye ve Kıbrıs ile Türkiye’nin güney ve güneydoğusunun güvenliği açısından stratejik değeri.

  1. 09 Haziran 2010 tarihinde Türkiye saati ile 17.30 da BM Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin isteği ile İran’a ambargo oylaması yapıldı ve ambargoya oy çokluğu ile ‘’evet’’ kararı çıktı. Türkiye ve Brezilya, İran’a ambargoya ‘’HAYIR’’  oyu kullandılar. Bizi öncelikli olarak Türkiye ilgilendirdiği için bu açıdan DEĞERLENDİRELİM:

ABD elbette Türkiye’nin ret demesinden mutsuzdur. 1947’den bu yana 1 Mart Tezkeresi hariç istediği her şeyi almaya alışkın olan ABD mutlaka bir misilleme yapmaya çalışacaktır. Bunu AÇIKTAN MI yapar, ÜSTÜ ÖRTÜLÜ MÜ göreceğiz. Maaşa bağlanan yazanlar ve yıllık bütçesini karşıladığı sivil toplum örgütleri kanalı ile propagandalara başlayıp, PSİKOLOJİK HAREKATI artıracaktır.

Ancak Türkiye’nin hayır oyu vermesi TUTARLI bir davranıştır. Çünkü Brezilya ile birlikte bu konudaki çabaları açık. İran – Türkiye ilişkilerinde ekonomik boyut 45-50 milyar dolara çıkmak üzere.  Rusya Federasyonu – Türkiye ilişkilerinde de hedef YÜZ MİLYAR dolardır.                       Rusya Federasyonu ve Çin ambargoyu kesinlikle SULANDIRACAKLARDIR. Büyük ihtimalle Almanya’da ( daha önce yaptığı gibi) bu iki devlete katılacaktır.  Ambargo denilince gözümüzde büyütmeyelim; ABD daha öncede İran’a ambargo uygulama kararı aldı. Sonra İran’a gizlice silah satıp, elde ettiği gelirle Panama’ya müdahale ettiği ortaya çıkınca dünyaya rezil olmuştu.          AB’nin ikinci sınıfmış gibi tavrı, bıktıran kaprisleri, çifte standart kararları Türkiye’de AB’ye ilgiyi soğutmuş, üyelikte İSTEKSİZLİK ARTMIŞTIR ( ABD, Türkiye’yi daima Batı’da tutmak istemektedir).

1987’den itibaren Türkiye dikkatli adımlarla savunma, maliye, ekonomi, dış politika, sanayileşmede ÇEŞİTLİLİĞE GİTMİŞ, AB ve ABD’ye BAĞIMLILIK AZALMIŞTIR.  Bunun anlamı ABD’nin önemi azalmıştır demek DEĞİLDİR.  Türkiye büyük bir pazar ve tüketici ülkedir.

Artık Türkiye mutlak Batı diyen bir ülke değildir. ABD, Türkiye’yi ve Türk Ulusu’nu aşağıdaki konularda hayal kırıklığına uğrattığı için ‘’ kendisine duyulan sempati’’ hızla azalmıştır. Resmi açıklamaların aksine terör örgütü ile ilişkileri, Adana Konsolosluğu’nun güney ve güneydoğudaki çalışmaları, Çuval Olayı, terör örgütü uzantısı siyasi partiler ve kuruluşlarla bağları, finanse ettiği sivil toplum örgütleri,  Barzani’ye TÜRKİYE’YE RAĞMEN davranış biçimi, Çekiç Güç ve bu gücün terör örgütü kamplarına havadan yaptığı lojistik yardımlar.

İsrail’in ortaya çıkardığı sorunları KARŞILAMAK ZORUNDA KALMASI, BOP, Ilımlı İslam siyaseti, Irak’tan 2011’de ayrılmak zorunda olması, enerji koridorunun güvenliği gibi nedenlerle Türkiye İLE İLİŞKİLERİNİ GERMEYECEK lakin HÜKÜMETİ ASLA AFFETMEYECEKTİR.  Fakat Türkiye eski Türkiye değil, Türk Ulusu 1970’lerin toplumu değil, ULUSLAR ARASI KOJÜKTÜRDE 1989-1990’lı yıllar değil. Bu nedenle ‘’HAYIR oyu Bize ne kaybettirir ‘’diye düşünmeye gerek yoktur. Bu cümle Bizim DİKKATLİ olmamızı, Ulusal ve Uluslar arası tedbirler almamızı ENGELLEMEZ.

“Ya tek başımıza kalırsak’’

“Ya ABD, Bize karşı tavır alırsa’’ gibi düşünceler (endişeler) geçmişte bilinçaltımıza yerleştirilen KORKULARIN İFADESİDİR. Şu gerçeği de ifade etmeliyiz,  ‘’ DONUMUZU BİLE Amerika veriyor beyler’’ diyen cumhurbaşkanı görmüştür Türkiye (Cevdet Sunay). Bu nedenle sade vatandaşın endişesine haklılık payı vermek gerekir.

“Yalnız kalmak’’ korkusuna gerek yoktur. Türkiye, BM’nin İran’a ambargo kararına ‘’ hayır’’ demekle ZOR fakat İLKELİ KARAR VERMİŞTİR  (Zor; gerekçesi, ABD, Türkiye’nin ret oyu vereceğini anlayınca yoğun baskılar kurdu. O kadar ki, oylama toplantısı bir saat gecikti).

Şu unutulmamalı, İran; ABD’nin değil Türkiye’nin sınır komşusu. Yarın koşullar değişir ABD belki gider. Biz gene komşuyuz. SİZ İLKELİ HAREKET EDERSENİZ ASLA YALNIZ KALMAZSINIZ.

MADDELER HALİNDE SIRALADIĞIMIZ çalışmanın başlıktan sonraki İLK PARAGRAFI ŞÖYLEYDİ;  ‘’BU YAZININ HEDEFİ;…’’

Noktalı yeri dolduruyorum:

Bu yazının hedefi; anlatmaya çalıştığımız konulara DİKKATLERİN ÇEKİLMESİNİ SAĞLAMAK, Bize FARKETTİRİLMEDEN hapsedildiğimiz BEYNİMİZİN DIŞINA ÇIKMAK İÇİN kapıyı aralamaktır.