Önce bir gazetede okuduğum iki öyküyü anlatayım.

Derse giren öğretmenin elinde içi boş bir kavanoz ve içi dolu olduğu belli olan bir torba vardı. Diğer elinde de bir bardak su.

Çocuklara sordu:

“Bu kavanoz dolu mu?’’

Yanıt; ’’Hayır öğretmenim’’.

Kavanozun kapağını açan öğretmen torbadan çıkardığı taşları kavanozun içine boşalttı ve tekrar sordu:’’ Şimdi dolu mu? Çocuklar bağrıştılar; ‘’Evet’’. Öğretmen ‘’hayır’’ diye karşılık verdi onlara. Torbadan çıkarttığı kumları kavanoza boşaltmaya başladı. En alta kadar taşların arasını doldura doldura kumlar yukarıya kadar geldiler. Tekrar sordu:’’ Şimdi doldu mu?’’. Şimdi ilk baştaki kadar emin olamadı öğrenciler. Bu nedenle sessiz kaldılar. Öğretmen elindeki su bardağını kavanozun içine bütün suyu bitirinceye kadar döktü. Çocuklara baktı, şaşırmışlardı.’’Her gördüğünüz, göründüğü gibi olmayabilir çocuklar. Bu nedenle karar verirken acele etmeyin’’.

Hindistan’da bir kuş ormanda uçarken yerde bir böcek  görmüş, pike yapıp tam  böceği  alacakken bir fil tam üstüne kakasını yapınca  böcek  kurtulmuş. Böcek çok şanslı ama kuşumuz ne kadar uğraşsa da kurtulamamış.

O yıl o kadar sert bir kış yaşanmış ki bütün kuşlar soğuktan ölmüşler. Bizimki ise üşümediği gibi fil pisliğindeki buğdaylarla karnını doyurduğu için açta kalmamış.

Görüldüğü gibi başta iğrenç veya felaket gibi görünen gerçekte böyle olmayabiliyor.

Dönelim öykümüze.

Nihayet kış bitmiş, havalar iyice ısınmış, kuşun kışı geçirdiği yerde kurumaya başlamış. “Oh!’’  kurtuluyorum’’ demiş. Havalarda güzelleşti, yaşasın ve gagası ile içeriden çıkabileceği kadar bir delik açmaya başlamış.

Oralarda dolaşan bir kedi yerde yuvarlanan fil dışkısını görünce meraklanıp, durmuş. Bir de bakmış içinde bir kuş var, kuşun üzerine atladığı gibi kendine sürpriz bir ziyafet çekmiş.

Yani, iyi bitti gibi gözüken öyle sonuçlanmayabiliyor. Tıpkı başlangıçta kötü olanın öyle sürmediği gibi.

***

İşte bu iki öykü benim aklıma şöyle bir düşünce getirdi: İYİ Kİ İNSANLAR BİRBİRLERİNİN DÜŞÜNCELERİNİ OKUYAMIYORLAR.

Düşünsenize aslında nefret ettiği patronuna veya müdürüne sevimli gözükmeye çalışanın halini. Bütün emekleri(!) boşa giderdi.Ya da ÇİFTLERDEN BİRİSİNİN; ONUNLA BİRLİKTE İKEN hayalindeki ile seviştiğini ve öteki bunu OKUYABİLSE…

Bu durumda en zorlanacaklar herhalde bütün dünyada politikacılar olurlardı tahminim.

İşte insanlar karşısındakinin zihnini OKUYAMADIKLARI İÇİN    “birlikte yaşayıp, iyi-kötü yaşamlarını birlikte devam ettirebiliyorlar’’. Evlilikler sürüyor, dostluklar(!) devam ediyor, PEMBE DİZİLER çekilebiliyor. Hatta en çok tutan ve bütün dünyada en çok seyirci toplayan dizi hangisiymiş biliyor musunuz? Hollywood yapımı “YALAN RÜZGÂRI’’.

Her şey görünenden farklı olabilir ama Biz en iyisi her şeyi çok da merak etmeyelim. Yoksa çoğumuzun dünyası darmadağın olabilir.

BELKİ DE İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİNİ OKUYAMAMAKTA Bizim anlayamayacağımız BİR HİKMET VARDIR…  NE DERSİNİZ?