29 Haziran 2019 günü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile ABD Başkanı arasında yapılan görüşmeler sonunda Başkan Trump yaptığı açıklamada “Türkiye’ye haksızlık yapıldığını, Türkiye’nin haklı olduğunu, Türkiye’nin “çetin ceviz” olduğunu ” söyledi.

Trump’un bu cümleleri niçin söylediğini anlamak için kısa süre ( bir, iki gün) öncesine bakmak gerekiyor:

Türkiye ” Başkanlar Görüşmesi hazırlıkları”nı önceden yapmıştı, diplomatik mesajlarına görüşmeden sonra da devam edecek.

Görüşmeden birkaç gün önce;

– Milli Savunma Bakanı H. Akar; Türkiye’de D. Bahçeli ve K. Kılıçdaroğlu ile görüşmeler yaparak gündemle ilgili bilgiler verdi, ” dışarıya” destek ve Birlik mesajı verildi.

– Savunma Sanayi Müsteşarı ve Gen. Kur. Bşk.’ ndan bir heyet Çin’e giderek ” füze ve savaş uçakları” görüşmelerine başlandı.

– Türk Deniz Kuvvetleri altı gün önce Baltık Denizi’nde NATO ortak tatbikatına katıldı.

Gene NATO tatbikatı içinde “havada yakıt ikmali” tatbikatı yapıldı. Bu tatbikatı iki ülke gerçekleştirdi: Türkiye, ABD.

Türkiye; Doğu Akdeniz’de ( Kıbrıs konusunda mesaj vermek amacıyla) ” Mavi Vatan” adını verdiği deniz tatbikatı yaparak ” gövde gösterisi” gerçekleştirdi..

– İran’la ilgili ABD yaptırımları planına “doğalgaz, petrol ve yüzyıllara dayalı komşuluk, kültürel ve dini yakınlık, ticari ilişkiler” nedenleri ile katılamayacağını açıkça belirtti.

– Bütün bunların yanında ekonomik olarak EN ÖNEMLİ ETKENLERDEN İKİ’Sİ ;

– Trump’un “Türkiye’yi ( Mayıs başında) dolar’la tehdit etmesinden sonra doların ( Türkiye’deki yabancı bankalar eliyle ) “Türkiye’de UÇMASI” üzerine Almanya’nın, Türkiye’ye verdiği ekonomik destek ( Başbakan Merkel’in müdahalesiyle) . Mesela Volkswagen firmasının Türkiye’de bir buçuk milyar euro bütçe ile fabrika kurma kararı alması.

– İngiltere’nin; ABD’nin Türkiye ile ilgili yaptırım ( veya ambargo) kararına karşı çıkması. Mayıs 2019 ‘da Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı İKİNCİ ülke İngiltere oldu.

– ABD’nin Çin’le ekonomik mücadelesi herkesin malumu.

ABD 1990’dan itibaren Rusya Federasyonu’nu ” kuşatma” ya çalışıyor.

ABD’nin; İngiltere ve Almanya ile ilişkileri de günümüzde çok kötü ve temel nedeni ekonomik rekabet..

ABD Başkanı D. Trump’un ” ABD’de Mersedes sattırmayacağım ” açıklaması iki devlet arasındaki rekabetin artık saklan(a)madığını gösteriyor.

Türkiye – ABD ilişkileri daha da kötüye giderse şöyle bir görüntü oluşur:

ABD ve KARŞISINDA Çin, Rusya Federasyonu, İngiltere, Almanya, Türkiye.

ABD, Rusya Federasyonu’nu ” politik ve askeri açıdan kuşatmaya ” çalışırken; bir anda yukarıda isimlerini sıraladığımız devletler tarafından ” EKONOMİK OLARAK KUŞATILMIŞ OLUR”..

– Soçi Zirvesi ile Türkiye, İran , Rusya Federasyonu; Suriye’de çok yakın ilişki içindeler. Bu nedenle ABD, Irak ve Suriye’de ” hedeflerini gerçekleştirmekte çok zorlanıyor”.

ABD – Türkiye ilişkileri daha da kötüye giderse( ABD- İran durumu da ortada) doğal olarak Türkiye, İran ve Rusya Federasyonu daha da yakınlaşacak, üç devlet arasındaki politik ve ekonomik boyut daha da artıp ve derinleşecektir.

Böyle bir gelişme YAŞANIRSA;
ABD’ nin ( her anlamda) kayıplarını KİMSE TAHMİN EDEMEZ.

Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın G-20 toplantıdan sonra Çin’e (ABD’ye mesaj vermek anlamına gelen) gidecek olması.

– ABD’ nin; Rusya Federasyonu’nun, Suriye yolu ile (Lazkiye limanı) Akdeniz’e inmesinden sonra Akdeniz’de Türkiye ilişkilerini riske atmak istememesi.

– Türkiye’nin; Uzun zamandır Fransa ve Çin devletleri ile “savaş uçağı” satın alma- ortak üretim görüşmeleri yapması ( bu görüşmeler yapılırken şu hatırlatma da yapılmalı: Türkiye haziran 2019’da Paris’te yapılan fuarda ” Kendisinin ürettiği NAKLİYE VE SAVAŞ HELİKOPTERİ ile SAVAŞ UÇAĞI PROTOTİPİNİ ” görücüye” çıkardı).

– Türkiye ekonomik durumu ile ÇOK BÜYÜK BİR PAZARDIR. ABD, bu pazardan; İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya Federasyonu ve-veya Çin’ e “daha fazla pay” KAPTIRMAK İSTEMEZ..

Nitekim İki Ülke; Ticari hacmin yetmiş beş dolara çıkarılmasını planladılar, yüz elli milyar dolara ulaştırılmasını kararlaştırdılar.

ANCAK ABD – Türkiye “bilek güreşinde” Türkiye’nin elini güçlendiren yukarıda sıraladığımız etkenlere bakıp, ABD’nin; Türkiye ile ilgili isteklerinden vazgeçtiğini düşünmek HATA OLUR.

BU CÜMLEYİ YAZMAMIN NEDENİ;

Türkiye’deki bazı haber kanallarının bugün sürekli “zafer (!)” yorumları yapan yayınları.

Elbette ABD’de G- 20 görüşmesi öncesi Türkiye ile ilgili hazırlıklar yaptı;

– Yüzyılın anlaşması dediği İsrail – Filistin konusundaki anlaşma metni.

– Mısır – Türkiye ilişkilerinin düzeltilmesi çabalarını engellemesi.

– Yunanistan’a S- 300 füzelerini ÜCRETSİZ vermesi.

– Yunanistan- Dedeağaç’a yerleştirilen bin dörtyüz ABD askeri.

– Doğu Akdeniz’de ( deniz dibinde bulunan çok zengin doğalgaz ve petrol yatakları ile ilgili) Türkiye’ye karşı İsrail, Mısır, Yunanistan’la işbirliği.

– K. Irak’ta kurulan ABD üssü.

– PKK-PYD’ye verilen binlerce tır silah.

– Yirmi bin pyd’linin askeri eğitiminin ABD’lerce tamamlanması, ikinci yirmi bin pyd’li eğitimine başlanacağının ilanı.

– Doğu Akdeniz’de ” İsrail ve Mısır’la işbirliği”.

– Bütün bunların içinde Türkiye bakımından en önemli İKİ TEHDİT:

I. Türkiye bankacılık sektöründe yabancı oranı yüzde kırk dokuz…

II. Türkiye’de borsanın yüzde seksen civarı işlem hacmine yabancıların sahip olması…

( Bu iki madde “Milli Ekonomi İlkesi’nin ne kadar önemli, stratejik olduğunun ispatıdır).

– Suriye tarafından Türk gözlem noktalarına saldırıların artması ( Türkiye bu konuda Rusya ile görüşüyor. Ancak B. Esad bu fırsatı değerlendirmeye çalışıyor).

– Doğu Karadeniz, Dğu, Güneydoğu’da görülen terörist hareketliliği. Nitekim TSK hem yurt içi, hem de K. Irak’ta askeri operasyonları sürekli hale getirdi.

Sonuçta;

İki devlette; Karşılıklı olarak VER- VER çizgisinde buluşacaktır.

Bu çizgi iki taraf bakımından da ne zafer, ne de yenilgidir.

Bu nedenle Türkiye’deki Hükümeti destekleyen basının ” zafer” propagandasını da, Muhalif basının ” başarısızlık mesajları” veren yayınlarını da CİDDİYE ALMAYA GEREK YOKTUR.

Zaten VER- VER anlayışında zafer veya yenilgi DEĞİL, Karşılıklı çıkar dengesi vardır.

Saygılarımla.