Ak partili esnafsın, bankada acil işin var… Dükkanda kalfa, çırak yok… Kilit vurmak yerine dükkanı Chp`li yan komşun kasap Mehmet’e emanet edersin; “Komşu göz-kulak olur musun bir saat işim var” dersin, o da kendi dükkanı gibi bakar. Ak Parti il merkezini arayıp bu ricada bulunamazsın. Bulunsan da gelip dükkanını bekleyen olmaz.

Chp’lisin, gece saat 02:00… 3 yaşındaki bebeğin ateşlenmiş altında araban yok, Ak Partili üst komşun emekli Rıza amcanın zilini çalarsın, pijamalarıyla koşar gelir. Alır oğlunu götürür hastaneye. Gece boyu seninle nöbet tutar başında. Chp il başkanlığını aramazsın. O saatte arasan da bırak geleni, telefona bakan bile olmaz…

Eeee, çocuk büyüdü artık. Okula yazdıracaksın. Araştırdın sordun soruşturdun. Herkes Nihal öğretmen iyidir dedi. Gittin okula kayıt için, bir de baktın ki Mhp il başkanının eşi. Bildiğin koyu ülkücü… Vazgeçmezsin, okulda CHP’li AKP’li öğretmen aramazsın. O bildiğin ülkücü öğretmene emanet edersin çocuğunun geleceğini. Senden de benden de iyi sahip çıkar. Kendi çocuğu gibi gözünden bile sakınır. Çocuğun liseye başlar. Dersine giren öğretmenlerden bazıları Hdp’lidir. Bunlar Hdpli demezsin. Yaptıkları eğitime bakarsın. Sınav yolculuğunda çocuğuna hangi faydaları sağladıklarına dikkat edersin…

O partilisin, bu partilisin, ideolojin, fikrin ne olursa olsun bu yaşına kadar yanında olduğun, sokağa çıktığında selâmlaştığın, hal hatır soran dostların, arkadaşların, komşuların, akrabaların seninle aynı fikri paylaşmak zorunda değildir. Ve yaşadığın sürece iyi ya da kötü gününde bu insanlar senin yanındadır her zaman…

Düğün dernek edersin misafirlerinin arasında Ak Partili de, Chp’li de, Mhp’li de, Hdpli de vardır… Hediye getirirler, altın takarlar; cenazen olur taziyeye gelirler. Yeri gelir tabutunun altına hep birlikte girer, omuz verirler. Arkandan helal ederler haklarını. Düğününe, taziyene Ak Parti Genel Başkanı gelmez, Cumhurbaşkanı gelmez, Chp Genel Başkanı gelmez, Mhp Genel Başkanı, Hdp Genel başkanı ya da başbakan gelmez… Selanı bile duymaz onlar. Ama olur da onlar yüzünden kırarsan sevdiklerini bu sefer işte o zaman yalnız hissedersin kendini. Halayın başına girdirecek komşu da bulamazsın, cenazende fatiha okuyacak dost da…

Siyasi görüş farklılıkları yüzünden komşunla, eşinle, dostunla tepişme… Dünya bir tane ve hepimiz burada yaşıyoruz, ama acı ama tatlı, güçlü ve akıllı olmak zorundayız… 1000 Yıldan bu yana bu coğrafyayı vatan bilen bizlerin bekaa sorunu var demek gölgenle kavga etmek gibidir…

Klavye başında birbirimize küfür, tehdit sallayarak siyaset yapmayalım… 80 ine merdiven dayamış koca koca adamların onulmaz koltuk hırsına kendimizi kaptırmayalım… Siyasetimizi sandıkta yapalım…

Bizim birbirimize ihtiyacımız var, birlik olmaya ihtiyacımız var.

Siyasi kimliklerimizin, ideolojilerimizin, ırklarımızın, milletlerimizin, dinlerimizin taaaa arkasında olan ve bizim unutmaya yüz tuttuğumuz birisi var. İNSAN olan halimiz. Birbirimize baktığımızda taaa derinlerdeki o kimliği görmeyi başarmalıyız…

Bernard Russel’in 1950 lerde dediği gibi. “Hep birlikte yaşamak istiyor ama hep birlikte ölmek istemiyorsak birbirimize saygı duymayı öğrenmeliyiz…”
Siyasetçinin illet, zillet söylemi kendini ilgilendirir… Ben milletim… ne bölmeye ne de böldürmeye niyetim var. Hepsi, hepsi bir kentin çöpünü toplayacak, suyunu getirecek, kanalizasyonunu temizleyecek, pazarını denetleyecek, kentin sorunlarına proje üretecek bir belediye başkanı seçeceğiz.
31 Marttan sonra da yüz yüze bakacağız…

Saygılarımla…