Bir erkek birlikte yaşadığı kadının ondan çocuk beklediğini söylediğinde ne hisseder bilir misiniz? HİÇ BİR ŞEY(özellikle ilk çocukta).

Evet, hiçbir şey,  çünkü donup kalır, ne diyeceğini, nasıl davranacağını bilemez. Ellerini nereye koyacağını bulamaz, öylece durur. Herhalde kadını şaşırır onun bu halini görünce.

Sonra yavaş yavaş açılır baba adayı, içinde daha önce hiç tatmadığı heyecan başlar, dalga dalga ruhuna yayılır, belki iki saat belki bir gün sonra “BOM’’ diye patlar “BABA oluyorum’’. Der de çoğu aday bunu filmlerdeki gibi haykıramaz. Gönlünün derinlerinde bağırır, hem de nasıl? Tarzan’ın sesi bile azdır bu çığlıkta.

Asıl heyecan ilk kıpırdamalar özellikle tekmelerde başlar. Annenin karnına elini koyup, ayağını tutmaya çalışmayan var mıdır şöyle gururla gülümseyip?

Kadına çok uzun gelip erkeğe daha kısa olan an geldi nihayet. Doğum Odası’na girildi. Bazıları sakin sakin oturuyor görünür, hatta çay ister, kimi de donmuş gibi kıpırdamadan durur ama hepsi de dokuz doğurur.

Doktor, hemşire, derken kucağında elli santimlik bir varlıkla başka bir hemşire gelir veeee çocuk babasının kucağında. Kimse Onu tebrik etmez üstelik bebeği nasıl tutacağını telaşından bilemeyince tebrik ve hayırlı olsun manasında’’_şöyle tut bebeği, aaaa hiç mi bebek görmedin?  Diye birde azarlanır. Gönlünde bir tuhaflık vardır, “Ben ne diyecektim?” diye düşünür, bulur sonunda. Karısına “Nasılsın?” diye sorar. Herkes tebrik ederde, dokuz doğurana kimse bakmaz. Aslında O da bakmaz kendine, şimdi gönlündeki tuhaflık etkilemiş Onu, eşine karşı. Dün karısı idi, bugün çocuğunun Annesi (ve bu nedenle daima Ona karşı şefkat hissedecek). Anne olmak; birine vücudunuz dâhil ruhunuz dâhil HER ŞEYİNİZİ VERMEK. Daha güzeli de birisinin, Sizin doğurduğunuzun “Anne’’ demesi.

Nasıl anlatılır ki bu haz? Anne, Anne…

Artık baba; evinde üçüncü sırada. Patron; çocuk. İkinci; evin kadını, sıra ancak ona geldi, BABA.

Babalar nedense bütün dünyada gizlice sözleşmişler gibi kızlarını “güzel kızım’’ oğullarını da “aslan oğlum’’ diye severler. Kızlarına; bebek, toka alırlar oğullarına araba, plastik top alırlar en çok.

Evin “altın topu’’ dünyanın merkezi, anne_babalarda uydularıdır. “ınga” dedi, baba dedi, anne dedi, sürünüyor, sürünüyor VE KALKTI. Birinci adım, ikinci adım haydi üçüncü, KÜT. Olmadı, düştü yere. Haydi, hep beraber yürüyüş talimleri. Askerde bile bu kadar çok yürüyüş talimi. Yapmamıştı Baba. Yıllar, yıllar geçti hep verdi anne_baba. Anne hep daha çok vermiştir geçen süreçte, ister ev ister iş kadını olsun. Ama ikisi de bunun hesabını yapmaz, kalplerinde doyumsuz, anlatılamaz derinlikler olduğu için. Hiç dolmayan, sonsuz…

Büyüyen bebek, genç bir insan olmuştur artık. Zapt etmek, kontrol etmek neredeyse imkânsızdır. Yabancı dil öğrettiniz, okullar bitirttiniz, bazen borç bile alarak harçlıklar verdiniz ama sizden çok artık çevresi ile ilgili. Yanlış ortam, tecrübesizlik, “delikanlılık’’ derken büyük bir hata yaptı: BİRİSİNİ ÖLDÜRDÜ.

Kaza veya değil önemi yok. Önce içgüdüsel olarak hiç tepki ver/e)mez( doğduğunda da böyle olmuştu aynı anlamda olmasa bile).Sonra “Nasıl?’’ derken İNANAMAZ.

İstediği kadar deliller getirsinler hep “acaba?’’ vardır düşüncelerinde. Ve dün “güzel kızım, aslan oğlum’’ dediğiniz, gene öyledir İÇİNİZDE…

İşte tam bu nedenle “gönül gözünüzle gördüğünüz’’ harekete geçirir Sizi ve  “masum OLMADIĞINI söyleseler bile’’ her şeyi dener KAÇIRMAYA, SAKLAMAYA, KURTARMAYA çalışırsınız BEBEĞİNİZİ…

BUNU NİYE YAZDIM?

Son zamanlarda bir cinayet haberi her gün bütün televizyonların haberlerine konu oluyor. Kurbanın ailesi elbette mağdur. Peki karşı taraftakinin BABASI? O ne desin?

SİZ OLSANIZ NE DER, NE YAPARDINIZ?

Kıssadan hisse. Allah HER ŞEYİN HAYIRLISINI VERSİN;  Kazada,  Kaderde, Hayırda, Şerde Ondan gelse bile.