25 Kasım 2009 tarihinde Kamu’ya bağlı bütün memurlar bir günlük iş bırakma eylemi yaptılar. Sayın Başbakan R. T. Erdoğan grevin kanunsuz olduğunu, eylemi yapanların hukuk kuralları içinde CEZALANDIRILACAĞINI söyledi ( İLO’YA GÖRE ise iş bırakma yapılabilir).

Sayın Başbakanımızın BAYRAM SABAHI YAPTIĞI AÇIKLAMALAR üzerine aklıma aşağıdaki sorular geldi. Yanıtlarını ‘’ değişik makamlarda olsalar bile’’ bu ülkeyi yönetme sorumluluğunda olanlar versinler.

  1. Benim çocuklarım Türkiye’de öğrenci. Kira, yol parası, okul harçlığı derken çok zorlanıyorum. Onlara ‘’ param yok’’ da diyemiyorum. Siz, Benden değil “Bir arkadaş” denilen BARONLARCA çocukları ABD’de okutulanlara hesap sorar mısınız?
  2. Ümmetçi dincilerin FEODAL BEYLERİNE ‘’felsefeyi niçin çıkardınız ‘’öğretilerinizden, VAAZLARINIZDAN. Felsefe, İslami ahlakı zirveye çıkarmayı hedefler, düşünür, üretir, hesap sorar. Onlara ‘’ niçin düşünmek yerine, size öğretilene İTAAT EDİN’i istiyorsunuz ‘’diye sorar mısınız?
  3. Siz, günümüz dincilerine ‘’ günde on sekiz saat sigortasız, sağlıksız, düşük ücretle çalıştırılan BAŞI ÖRTÜLÜ KIZLARIMIZI GÖRMEYİP, türban- üniversiteli ikileminde tartışan bezirganlara yaptıklarının gerekçesini sorun.
  4. İspir’de vaizken yüzlerce holdinge nasıl sahip olunur, bu bereketin kaynağı neresi? Onu sorun.
  5. Ben; Mehmet DUMANOĞLU olarak  ‘’ Harun gibi geldim, Harun gibi gidiyorum’’.Siz ‘’ Harun gibi geldim, Karun gibi gitmeyeceğim’’ sözünü unutanlara hatırlatır mısınız?
  6. EŞİTLİK, BİR DAVADIR. Eşitlik, bir İslam ahlakı davasıdır. Siz bir zümreyi FAKİR BIRAKARAK ESİR, bir zümreyi de ZALİM YAPAN EŞİTSİZLİĞİ GÖRMEZDEN GELİP, halkı geçim derdinden başka bir şey düşünemez hale getirip İTAAT ETTİRMEYİ SAĞLAYANLARDAN hesap sorun.
  7. Gerilmiş ve AYRIŞMAK ÜZERE OLAN TOPLUM,   yürekler acısı sosyal adalet, birbirine güveni ve saygısı kalmamış kurumlar, terazinin bir kefesi iyice aşağıda ve gözündeki bağı çözülmüş ADALET, insanlara hiç bir görgü, bilgi, kültür vermeyen adi yarışma PROGRAMLARI,  İNSANLARI UYDURUK GÜNDEMLERLE OYALAYIP kandıran hokkabaz,  duygusuz, vicdansız ve GÖNÜLLERİ PASLI OLANLAR oluşturdular bu durumu.  Bu tabloda memurların sorumluluğu varsa HEPSİNİ DE ATIN MEMURLUKTAN. MERHAMETTE ETMEYİN
  8. ‘’Asmayalım da besleyelim mi?’’ diyebilecek kadar İNSAN(!) OLABİLENLERE sorabiliyor musunuz? Toplumu, 1981’den bu yana cehalet, ticaret, düşüklükten berbat bir eser yapmaya çalışanlara sorabiliyor musunuz?

Türkiye’de sokak çocuklarının sayısı, hayat kadınlarının (hitap biçimi bile yanlış)sayısı, intihar vakalarının sayısı niçin korkunç oranlarda artıyor, sorabiliyor musunuz?

  1. Çalışmayı aşk ve ibadet tarzı sayan İSLAM AHLAKINI, Amerika’da yaşayıp ya da arada bir oraya gidip aldıkları taktiklerle AMERİKAN KAPİTALİZMİNE FEDA EDENLERE hesap sorun.
  2. DİNDARLIĞI ‘’cam arkasındaki Sakal’ı öpmek sananlar (Soner Yalçın’ın harika deyimi), tıp biliminin bu kadar geliştiği çağımızda Birilerinin nefesinden şifa umanlar, ÖSS’den önce sınava hazırlanmayıp TÜRBELERDEN MEDET UMANLAR ( oysa orada yatan BİR ÖLÜ. KİMSEYE FAYDASI OLAMAZ), resmi nikahın garantisi ve güveni varken, imam nikahından keramet umanlar, kaymakamlık yardımı ile geçinen ama bir işte ÇALIŞMAYA ÜŞENEN PARAZİT fakat tesbih sayısında yeni bir aritmetik sistemi keşfederek sevap ve günahın rakam değerini bulanlar, ALLAH’A ULAŞMANIN ve TESLİM OLMANIN EN GÜZEL YOLU OLAN DUA’YI şova çevirenler, ekranlarda salya-sümük ağlayıp çağımızın büyük İslam ve dava adamı (!) olan ancak ‘’Yeni bir Haçlı Seferi başlattık’’ diyen George W. Bush’u duymazdan gelenler, dinlerin kardeşliği deyip, Irak’ta ölen tahmini iki milyon Müslüman kardeşini  görmezden gelenler.

ORTAYA ŞAHANE BİR SADAKAT ve İMAN ÇIKARDINIZ. NE KADAR İSLAMİDİR Benim kıt bilgilerim yetmez bunlara. Ama şöyle bir sonuçta duruyor ortada, BAKMASINI BİLİP, GÖRENLERE;

Ortada ne siyasi, ne dini, ne de milli ahlak kaldı. Ne çalışmanın İLAHİ AŞKI, ne ciddiyet, ( çalıntı tez iddiaları ortalara saçıldığına göre) ne de ilim.

MASALLARI gerçek İslam diye anlatıp, SERMAYE YAPTILAR. Rengine de YEŞİL dediler. Yani hepsin temeli de TİCARET.  En iyisi;  memurdan değil, ahlaki yozlaşmayı sağlayıp, KARUNLAŞANLARDAN SORMAK. Ne dersiniz?

  1. Ortalama yirmi altı milyon Gencimize;  Kemal Tahir’i, Fuzuli’yi, Nef’i’yi, Nesimi’yi, İbn Rüşd’ü, İbni Sina’yı, Descartes’i, Bacon’u, Hobbes’i, Farabi’yi  UNUTTURDULAR. Nerede 1950’lerin ÖĞRETMENLERİ? Artık Servet Tanilli, Selahattin Ertürk, Şevket Raşit Hatipoğlu, Niyazi Berkes, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, Necip Fazıl Kısakürek, Erol Güngör, Mümtaz Turhan, Nezihe Araz gibi DAVA ve FİKİR İNSANLARINI YETİŞTİREMİYORUZ. Niçin? Peki şu isimleri kaç Türk Genci biliyor; Osman Yüksel Serdengeçti, Remzi Oğuz Arık, Tarık Buğra, Safiye Erol, Hilmi Ziya Ülken, Mehmet Kaplan, D. Mehmet Doğan, Doğan Avcıoğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Refik Halid Karay, M. Abdilhalik Çay, Ahmet Yaşar Ocak.

Bunların hesabını sorar mısınız? Niçin Cemal Süreyya’yı, Tekin Aral’ı TEKRAR YETİŞTİREMİYORUZ? İkinci Mimar Sinan HALA YOK. Oysa seksen dört tane üniversitemiz(!) var.

  1. Petrol fiyatları ve banka kredileri ENFLASYON HESAPLAMASINDAKİ en gerçek ölçütlerdir. Devlet İstatistik Enstitüsü’ne (DİE) sorar mısınız; kışın buzdolabı, yazın palto fiyatlarındaki artışa bakıp enflasyon rakamlarını belirlemeye HİÇ UTANMIYOR LAR MI? ‘’ Ayıp değil mi? Benim Halkımı Siz ne sanıyorsunuz’’  der misiniz? DİE’ye BU SAHTEKARLIĞIN, YALANCILIĞIN BEDELİNİ ÖDETİR MİSNİZ? Çünkü devlet memurlarının maaş zamları bu kurumun belirlediği rakamlara göre belirleniyor. Onlar, Sayın Başbakana rakam bildiriyor, buna göre de zam veriliyor. Gerçek enflasyon % 28-30 civarında memur maaş artışı % 2,5. Doğruyu söylese DİE, Türk Ulusu’nun Hükümeti de HATA YAPMAZ. Lütfen DİE’ye hesap yapmayı öğretir misiniz? Sizi de Bizi de zor durumda bırakıyor.
  2. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre ZİNA YAPMAK suç değil artık. Bu kanun milliyetçi, maneviyatçı, dinimize ve bütün dinlere saygılı olduğunu söyleyen AKP iktidarı döneminde çıktı.

SORARLAR; bu nasıl muhafazakarlık, bu nasıl dindarlık, bu nasıl millicilik? Yanıtlar mısınız?

14.Yetmiş dört milyonluk ülkemiz her bakımdan iyi yönetiliyor. Devletimiz her açıdan HATIRI SAYILAN BİR YERDE DÜNYADA. Hayallerimizi bile aşan gelişmelere tanık oluyoruz. MUTLUYUZ. İYİ Kİ VARSINIZ.

Ancak, hala ‘’Türkiye’de yetişmiş olmak koşulu ile’’ Nobel adayı ilim insanımız, Oscar’a aday sinema filmimiz YOK.  Broadway’de sahnelenen tiyatro oyunumuzda YOK.

Yirmi altı milyon gencimiz var ve Allah kısmet ederse ÇOK ÇALIŞIP HER EVDE ÜÇ ÇOCUĞUMUZ OLACAK. Birçok ülkenin toplam nüfusundan daha kalabalık gencimiz var ama DÜNYA ÇAPINDA HİÇ SPORCUMUZ YOK. Demek ki, diğer ülkeler vatandaşını  EĞİTİRKEN, BİZ yığınlaştırıyoruz. Ne de olsa Afganistan’da NATO’ya (gerçekte ABD’ye) asker lazım, Anadolu insanı 1914-1918’de Almanya’nın asker deposuydu şimdi de NATO’NUN ( NE DEMİŞTİ Amerikalı general Kayseri’de BİZİMKİLERİN GÖZLERİNE BAKARAK:  Bize ihraç edebileceğiniz tek şeyiniz var. Ondan başka da bir şeyinizi İSTEMEZSEK almayız. Yanlış olsaydı bizimkiler SUSARLAR MIYDI?).

İnşallah yakında tıpkı yönetimde, ekonomide, politikada, uluslar arası ilişkilerde olduğu gibi SPOR ve SANATTA, İLİMDE (hele YÖK PARAZİTLERİ TEMİZLESİN, GERÇEKTEN YAPMASI GEREKENİ YANİ ‘’Türkiye’de bilim ve ilimi nasıl yukarılara çıkartırım’’ı düşünmeye başlasın. Bırakmıyorlar ki YÖK’ü, uçuracak Bizi ama) lider ülkelerden olup, GÖRÜŞLERİ MUTLAKA SORULAN ÜLKELERDEN birisi olacağız.        SİZ NE DERSİNİZ SAYIN HESAP SORACAKLAR?

  1. Devlet Memurları’na dokunmak kolaydır. ‘’Kürsü Dokunulmazlığı hariç’’ MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI’NA DOKUNABİLİR MİSİNİZ?

Milletvekili olabilmede kampanyaların maliyeti yedi yüz bin lira civarında. Sıradan vatandaş bu parayı harcayamayacağına göre MİLLETVEKİLLİĞİ ZENGİN İŞİ ve itibarlı bir kartvizit.

Adayları bütün siyasi partilerimizde genel başkanlar belirlediğine göre HALK, SEÇİLMİŞ OLANLARI ATAMIŞ OLUYOR gerçekte. Yani KİMLER MİLETVEKİLİ OLACAKLAR ZATEN BELLİ.

Nerde ulusal egemenlik? Ne oldu Cumhuriyet’e? Cumhur mu seçti şimdi YÖNETİCİLERİNİ yoksa Genel Başkanlar mı? Demokrasi bunun neresinde KİM AÇIKLAR BUNU, halktan birisi olarak BANA?

Sayın Yöneticilerimiz;

Türk Ulusu safta değil, kara cahilde değil, cahilde. On yıl önceki Türk toplumu YOK ARTIK. Yirmi beş yıl önceki toplum ise hiç değil. İnsanlarımız uydularla yüzlerce televizyon kanalı seyrediyorlar, internetle dünyanın her yerine GİDİP, DOLAŞIP, GÖRÜP, ÖĞRENİP, GELİYORLAR. Çağımız bu nedenle İNTERNET ÇAĞI, BİLGİ ÇAĞI.

Belki bir dönem daha İDARE EDERSİNİZ. Ya sonra? ONU DA SİZ CEVAPLAYIN.     Ne de olsa memura eyleminin bedelini ödetecekte, HESAP SORACAKTA SİZSİNİZ.