İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Sayın R. T. Erdoğan’ın “Kemal Abisi” idi, Kemal Unakıtan. Sonra “koş, koş, kop ta gel” mi oldu, ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum Maliye Bakanı oluverdi. Oğulları da ticarete başladılar. Kuş gribi, tavukların yok edilmesi derken yumurta ve yumurta yemi ithalatı, satışına başladılar. Doğrusu kriz herkesi etkilememişti. Krizi fırsata dönüştürdü evlat Unakıtan.

Babası veya annesi “bakmak” anlamında değil de “BAKAN” olunca çocukları ticaret yapamaz diye bir kural veya düzenleme elbette yok tabii ama Rahmetli ADNAN MENDERES’İN, çocuklarına ; “Ben başbakan olduğum müddetçe ticaret yapamazsınız” emrini bilirken de Unakıtan’lar çok sevimsiz duruyor.

23 Temmuz 2009 tarihli haberlerde Unakıtan şirketinin Türkiye’de ilk beş yüz arasında olduğunu,  kendi alanında da seksen ikinci sırada yer aldığını söylüyor.

Eski maliye bakanımız yerel genel seçimler sırasında ciddi kalp rahatsızlığı yaşadığında sevenleri elbette çok üzülmüşlerdir, elbette haklılardır. İşte tam o sırada televizyonlarda “nerede tedavi olacağı” konuşuluyordu. Koskoca maliye bakanımız,  üstelik “Beni, Türk hekimlerine emanet ediniz” diyen bir anlayışın devletinin bakanı.

Saygı değer eşlerine bu soru yöneltildiğinde şöyle cevaplamıştı: “Rabbim, Bize gösterdi RÜYAMIZDA.  ABD’deki… Kliniği’ne gideceğiz”.

Gerçekten de oraya gittiler, tedavilerini oldular ve sağlıklarına tekrar kavuştular. Bir daha kendilerini ve sevenlerini üzecek hastalıklar yaşamazlar,  bizlerde üzülmeyiz İnşallah. BENİM AKLIMA İKİ SORU TAKILDI ANİDEN: “Hepimizin Rabbi aynı, hepimizin Rabbi adil, hepimizin Rabbi, hepimizden HESAP SORACAK” değil mi?

FAKAT ÖNCE BEN İKİ SORU SORAYIM RABBİME;

“Rabbim; Benim Babam trafik kazası geçirdiğinde Ankara Numune Hastanesi’ni işaret ettin de, ağabeyimiz Kemal Unakıtan’a ABD’yi gösterdin? Niçin?”

“Ben iki defa ticarete atıldım. Birincisinde, bütün yaz mevsiminin yağmurlu geçmesine neden olan “el nino” ya yakalandım. İflas ettim.  Çünkü iş yerim yazlıktı. İkincisinde ise Adapazarı depremine yakalandım ve bütün birikimimi kaybettiğim gibi ömrümün altı yılını da borçlarımı ödemekle geçirdim. Kemal ağabeyimize de ilk beş yüzü gösterdin. NİÇİN? “RAHMANSIN, Rahimsin, Sübhânsın, Sonsuz kudret Sensin” bunların hepsine inanıyorum ve Seni seviyorum ama Babamı, vazgeçtim ABD’den hiç olmazsa Türkiye’deki bir Amerikan Hastanesine yollasaydın. Bana da ticarette ilk beş yüzü “GÖSTERME’’ hadi ama BEŞ BİNİ gösterseydin.

Seviyoruz,  Bekle diyorsun.

Çalışıyoruz, afetlerle alıyorsun.

Ver, diyoruz,  SABRET diyorsun…

AMA   RABBİM

Kemal ağabeyime “ilk beş yüz”…

Sorsak Kemal Unakıtan’a, sırrını söyler mi krizde bu başarının?

“Yürü Unakıtan,  yürü.”

“Bir dakika, ne yürümesi?”

“Koş Kemal AĞABEY,  KOŞ. Kim tutar Seni”…