Tükenmez kalemi hepimiz biliriz. Ne zaman, kim tarafından icat edildi hiçbir fikrim yok ama herhalde yüzlerce milyar üretilmiştir.

İyi bir kâğıt bulunca ne kadar güzel durur mürekkebi. Yazana da, okuyana da keyif verir. Böyle bir kâğıdın üzerine dökülüverir bütün sözcükler. Ama birde kötüsü gelirse bütün keyfi kaçıverir yazmaz olur, zorlarsan arada bir yazar, kesik kesik öksürür sanki kâğıdın üstüne. Adı çok güzeldir; TÜKENMEZ KALEM. Böyle denildiğine bakmayın O DA BİTİVERİR BİR GÜN.

Güzel görünümlü, hoş yazan kalemleri saklar bazı insanlar. Kıyamazlar bir köşeye atıvermeye. Özenle korurlar hatta gösterirler anlayana. ‘’Çok güzel değil mi?’’derler hafiften, ses tonları kısılır, sanki sevgilisinden bahsediyor arkadaşına. İşte insan ömrü de tükenmez kalem gibidir aslında. Hiç fark etmeyiz kendimizde ama şöyle etrafınıza bakıp tanıdıklarınızın hayatlarını bir değerlendirin. Nasılda benziyor tükenmez kaleme ömürler?

GÖNÜLDEŞİNİZİN ELİNE DÜŞMÜŞ bir kalemseniz neler dökülür, nasıl mutlu olursunuz değil mi? Geceniz gündüzünüz beraberdir, ayrılmazsınız hiç. Hayatın akışı içinde kısa, anlık kopuşlar olursa da O; Sizi, Siz; Onu hemen özleyiverirsiniz. Gülüşünü, kokusunu, ellerini tutmayı…

Mutludur insan, üstadının eline geçmiş bir kalem gibi…

Fakat ömür dediğimiz süreçte insanlar HEP İYİLERLE KARŞILAŞMAZLAR. Tıpkı Sarı, saman kâğıtla karşılaşmış tükenmez kalem gibi. Hani ya yazmaz olur ya da zorlayınca kesik kesik dökülür mürekkebi hatta yırtılıverir kâğıt. İşte adına talih deyin, kısmet veya kader deyin, ne söylerseniz söyleyin şans her zaman yanınızda değildir, her zaman hayat Size gülümsemez. Ve siz bilemezdiniz o vakitler, saman kağıt olduğunu şimdi YANINIZDA YATANIN… Bir törpü, kör bıçak veya kesmeyen testere hayatınızı harcıyordur, arada bir de yırtılan kâğıt oluyorsunuzdur. Kara cahil zararsızdır ama hele OKUL BİTİRMİŞ CAHİLİN ELİNE DÜŞMÜŞSENİZ…

İşte ‘’tükenmez kalemin tükenmezliği’’ ne kadar yalansa ve bir gün bitecekse insanın yaşamı; on beş yaşında ‘’ sonsuz’’, otuzlu yaşlarda ‘’ daha çok var’’, kırk beşli yaşlarda ‘’epey yol almıştır’’ hayatta. Sonrasını Allah bilir ne zaman, nerede, nasıl bitecek.‘’ Her canlı ölümü tadacak’’ fakat ozanın dilindeki, şairin elindeki tükenmez kalem gibi mi? Ne mutludur gönül dostunun elindeki kalem. Tükenmek, hem de BİRLİKTE TÜKENMEK ne büyük KISMETTİR Mektepli cahilin elindeki kalemde mutludur TÜKENDİĞİ İÇİN. Artık törpüde bitmiştir, kör bıçakta, kesmeyen testere de. BUNA DA TALİH DİYEBİLİRSİNİZ, KISMET DİYEBİLİRSİNİZ hatta ŞANSLI DİYEBİLİRSİNİZ.

Tükenmezimiz kimin eline düşeceğini nasıl bilemezse, İNSANDA GELECEĞİNİ BİLEMEZ. Akıl ve irade verilerek karar insana bırakılmıştır ama SON KARAR VERİCİ KENDİSİ DEĞİLDİR.

Nihayetinde KÖR BIÇAK NİÇİN başkasına değil de SANA YAZILDI. Bunun yanıtını bulabilmek insanı aşar. En azından Beni aşar. Sözün özü, Hikmetinden sual olunmaz.