Devleti dolandırmak ve sahtecilikten yargılanan ve Ankara 17. Asliye Mahkemesi’nin 1994/1315 Esas Kararı ile 11 ay 20 gün hapis cezası alan ( cezası daha sonra paraya çevrilen) Mehmet Ali Birand 13 Eylül 2002 tarihinde _BAKTI Kİ, Türkiye’de “ işleri kendisi için kötüye gidiyor_ 13 Eylül 2002’de Belçika vatandaşı oldu.
İşte hakkında efsaneler UYDURULAN ve Türk toplumuna pazarlanan bezirgan gazeteci M. Ali Birand, POSTA Gazetesindeki köşesinde 13 Ocak 2000 günü şöyle yazmıştı : “ Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemli ( zengin) bir ülkedir’’.
Şu anda aynı yerde mi bilmiyorum ancak bir ara ODA TV’de yazı yazan Cüneyt Ülsever 12. 03. 2002 tarihinde HABERTÜRK Kanalı’nda yayınlanan “ Avrupa Kulübü’’ Programı’’nda ( programın 57. Dakikasında) M. Ali Birand’ın sözlerini tekrarlayıp, “Avrupalılar bunu Türklere ( bu ortamda) bırakmazlar’’ diyordu.
28 Ağustos 2007’de Cumhur Abdullah Gül , TBMM’nin üçüncü oturumunda aldığı 339 oyla Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. 13 Mayıs 2008’de Türkiye’ye gelen İngiltere Kraliçesi Kendisine BÜYÜK ŞÖVALYE nişanı taktı. Büyük Şövalye nişanı almanın koşulları nelerdir??? Ben bilmiyorum, Merak eden araştırsın..
En son büyük numarasını Yugoslavya’nın dağılmasından sonra yapan İngiltere ( ABD hemen Balkanlara müdahil olmak isteyince Ona beklemesini söylemiş, “ Abisini “ dinleyen ABD, koşullar oluşunca Balkanlara zahmetsiz, masrafsız, kayıpsız girivermişti. Oysa Abisini dinlemeseydi – gene Balkanlara girerdi ama – bu kadar kolay ve ucuz olmazdı…) önce sömürgeci sonra emperyalist refleksle hiçbir davranışını plansız, hesapsız YAPMAZ..
Türkiye’de faaliyet gösteren, adına Sivil Toplum Kuruluşu veya Vakıf denilen örgütlenmelere bakın. Kaç tanesi AB veya ABD bütçelidir? AB ve ABD bunlara Türkiye’deki çalışmaları için niçin düzenli bütçe ayırır?
Yukarıdaki örnekleri vermemdeki amacım; “Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri sadece Türkiye’yi ilgilendirmez’’i göstermektir. BM Güvenlik Konsey daimi üyeleri başta olmak üzere İsrail, Körfez ülkeleri, Irak, Suriye, İran, Azerbaycan ve diğer Türki devletler, Balkan ülkeleri, v.d.
Bu ilgi; Ülkemizin, başta petrol olmak üzere enerji kaynaklarına terminal görevi yapmasından kaynaklandığı gibi Osmanlının bakiyesi olması, yetmiş beş milyonluk dev bir Pazar durumu, İslam toplumlarındaki itibarı, BOP ve GOP bakımlarından önemi, askeri bakımdan stratejik değeri, orta/üst sanayileşmiş bir ülke haline gelmesi, -aksayan yönleri bulunsa bile – demokratik yapısı ( emperyalist ülkeler açısından en önemsiz durum) , askeri operasyon yeteneği ( terör örgütünün Türk Ordusu’na kazandırdığı en önemli beceri), GAP, sahip olduğu bor, uranyum, soda, altın, kömür gibi stratejik maden kaynaklarından gelmektedir.
Ayrıca Avrasya, Orta Doğu, Balkanlar’da ekonomik, politik, askeri, mali etkinlik kurmak, enerji kaynaklarını kontrol etmek İSTEYEN devletler Türkiye’ye ilgi göstermek, Ülkemizdeki her türlü gelişmeyi takip etmek – hatta mümkün olanher fırsatı değerlendirip, kendi lehlerine müdahil olmak– zorundadırlar.
2014 yılı Ağustosu’nda yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri bütün sıraladığımız gerekçelerle sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir seçim DEĞİLDİR. Seçilecek kişinin politik görüşüne göre “ilgili devletler’’ tutum sergileyeceklerdir.
Şüphesiz ki, ulusalcılığın, kabileciliğe indirgenmeye çalışıldığı Yeni Dünya Düzeni’nde ( şimdi sömürgeciliğin adı Globalizm / Küreselleşme oldu) BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri’nce Ulusalcı veya demokratik solcu bir cumhurbaşkanı asla İSTENMEZ…
Robert Kolej’li olmasına rağmen ABD’ye itaat etmeyen ( bu nedenle Mümtaz Soysal ve Oktay Tiryakioğlu gibi) “ üretim hatası ’’ kabul edilen) Mustafa Bülent Ecevit, “ milli sanayi, milli kalkınma’’ diyen Necmettin Erbakan veya tavır ve davranışları, tutumu ile “ her şeyden ve herkesten önce devlet’’ diyen, tavizsiz ve ödün vermeyen Ahmet Necdet Sezer KARAKTERİNDE ve politik çizgisinde DEVLET ADAMLARINI Küreselciler KARŞILARINDA GÖRMEKTEN MUTLU OLMAZLAR… Onlar “ uzlaşmacı’’ ve “ pazarlıkçı ( ver/ver anlayışına uygun)’’ politikacıları İSTERLER.
Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri HER ZAMAN tartışmalı olmuştur. Bu tartışmaların ASIL NEDENİ ( yukarıda saydığım gerekçelerle) “ dış faktörlerdir’’…
Şu anda Kulislerde “ fısıldanan’’ isimlere bakalım:
İlhan Kesici ( konu ne olursa olsun –nedense- ismi her zaman mutlaka geçer). Hem sağ, hem de solla ilişkileri iyidir. Yeterli desteği ALAMAYACAKTIR.
Bülent Arınç ( 2003 Mart Tezkeresi’nde TBMM başkanı idi ve tezkerenin reddedilmesine çok çalıştı, başarılı oldu. TBMM’ye itibar kazandırdı. ABD bunu unutur mu?? Başbakan R. T. Erdoğan’ı -gerektiğinde- ikaz edebilen tek AK PARTİSİ mensubu. Pragmatik ve cesur. Politik görüşlerinin birçoğuna katılmasam da “ dik duruşu ve eğilip-bükülmeyen karakterini her zaman beğenmişimdir. )
- Erdoğan sürprizleri sever!
- Akşener olmazsa,Benim adayım.
Meral Akşener ( TBMM’de “ demir leydi’’ diye anılıyor. Bütün partilerin takdir ettiği bir şahsiyet. CHP ile anlaşılırsa “ neden olmasın’’ görüşü yaygın. Millici, dindar, demokrasiye inanan, cesur, laik, devleti iyi tanıyan bir şahsiyet. Benim gönlümdeki Cumhurbaşkanım.
- Tayyip Erdoğan ( Herkes, Onun aday olacağına kesin gözü ile bakıyor AMA…) Mayıs sonuna doğru kararını vereceğini açıkladı. Kendisinin de açıkladığı gibi “ Cumhurbaşkanlığı çantada keklik değil.’’. Halkın seçmesi bir risk. Bunun farkında. Öyle olmasaydı çoktan adaylığını açıklardı. Geçmişte K. Evren’in “kazanması için bütün koşulları hazırlamasına rağmen’’ Turgut Sunalp’ın niçin kaybettiğini iyi biliyor. Bu Milletin sezgileri, çok iyidir, “ tamam’’ dediğiniz anda “ tokadı patlatıverir Kenan Evren bile olsanız…
- Arınç bahsinde yazmıştım, tekrarlıyorum; T. Erdoğan sürprizleri sever. “ Eldeki kuş, Daldaki kuştan iyidir’’ diye düşünüp, A. Gül’ün yeniden aday olmasını destekleyebilir AMA…
17 Aralık ve 25Aralık 2013’deki gündeme düşen yaşanmışlıklar da Onun için – sanki – tehlike…. Nereye kadar “ paralel yapı’’ ile savunabilirsiniz, Kendinizi…
Cumhur Abdullah Gül ( Başbakan’la görüşmeleri devam ediyor.) T. Erdoğan’la KESİNLİKLE ANLAŞAMADILAR. Anlaşsalardı “ adaylığını’’ açıklardı. O da Mayıs sonlarını bekliyor. Pazarlıklar bitmedi..
- Erdoğan’la “ pazarlıkları’’ bitmedi. Ancak Erdoğan’ın sert, inatçı, ezip geçen üslubunu iyi biliyor. Gül’ün karakteri böyle bir mücadele tarzına uygun değil, bu nedenle T. Erdoğan’ı karşısına almak istemeyecektir ( çekindiği için değil, tamamen karakteri ile ilgili).
Cumhur A. Gül’ün AK PARTİSİ’ne yeniden genel başkan olmasına CİDDİ MUHALEFET VAR ( bir bakan bunu “artık geriye dönüş olmaz’’ sözleri ile kameraların karşısında açıkça ifade etti).
- Erdoğan cumhurbaşkanlığına aday olursa ( O da aday olmaya 17 Aralık ve 25 Aralık nedenleri ile MECBUR) Cumhur A. Gül EMEKLİLİĞE ZORLANACAK..
Kraliçe’den aldığı şövalye nişanı güzel bir hatıra olarak kalacak..
Bütün bu yazdıklarıma rağmen bir açık kapı bırakmak gerekiyor. Siyasette açıklanan -veya açıklanmayan- pazarlıklar son 24 saatte bile ciddi değişimlere neden olur. Koalisyon Hükümeti zamanında A. Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığına seçileceği kimin aklına gelirdi… Bakarsınız buna benzer bir sonuç ortaya çıkar.
Bu sefer tek bir fark var: Ağustos 2014’te cumhurbaşkanını halk seçecek. Mevcut iktidarı en çokdüşündüren bu zaten.. T. Erdoğan’ın sürprizleri sevmesi gibi Türk Ulusu da “ şaşırtmayı’’ sever..
Bütün bu yaşananlar ve tartışmalar R. Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı SEÇİLİRSE Ak Partisi içinde YENİDEN yaşanacaktır. Çünkü Erdoğan’dan sonra genel başkanlığa gelecek kişi aynı zamanda başbakanlığa da gelmiş olacak. İşte iktidar partisindeki yeni genel başkanın bu durumu ( Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse) nedeni ile şimdiden Ak Partisi içinde kulisler, pazarlıklar, güç gösterileri başlamıştır. Aynı şekilde ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa Ak Partisi içinde yaşananları ve muhtemel yaşanacakları SIKI TAKİBE hatta “ markaj’’a başlamışlardır.
Öne çıkan genel başkan adayları kimler? Kulislere göre; A. Davutoğlu ( geleceğe yönelik ismi daima fısıldanıyordu yıllar önceden ( stratejik derinlik, komşularla sıfır sorunlu dış politika mimarı), Mehmet Ali Şahin ( eski adalet bakanı, TBMM eski başkanı), Bekir Bozdağ ( Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden), Bülent Arınç ( partinin saç ayaklarından üçüncüsü, partinin en güçlü ismi, eski TBMM başkanı, eski adalet bakanı, şu andaki hükümette devlet bakanı).
Ancak konumuz bu olmadığından şimdilik bu kadarı yeter…