Hoşgörü diye, Diyalog diye, Dinlerin Kardeşliği diye Kocaman Diyanet İşleri’ni BECERİKSİZCE kullanan Diyanet İşleri Başkanı Cumhuriyet tarihimizin EN KÖTÜ yöneticisi olmayı başardı. Çok mu önemli senin için O KOLTUK. Al Senin oldu. Rezil ettin Kurumu, Mutlu musun? Niçin rezil oldu ve Ezdirdi Kurumu’nu? İşte tablo:

  1. Diyanet İşleri Başkanı’nı kapıda Patrik karşılamadı. Vekilini gönderdi. Bunun protokoldeki anlamı” Ben, Senden üstünüm” demektir. Nerde Kardeşlik? Rahatsız olmadan nasıl o kapıdan girebildin Başkan?
  2. Başkan, Patrik’ten ” Yunanistan’da cami yaptırmak için” YARDIM İSTEDİ. Bu İSTEK İÇİN ayıp kelimesi yetersizdir. BUNUN USULÜ DIŞ İŞLERİ KANALI İLE YUNANİSTAN’LA GÖRÜŞMEKTİR. Sen hem kendini, hem de Devleti nasıl rezil edersin. Bunun kuralını bilmiyor musun sanki? Bilmiyorsan niçin öğrenmedin, biliyorsan niçin böyle bir istekte bulundun? Yeteneğin kıt mı Senin?
  3. Ruhban Okulu açmakla ilgili konu Sana mı kaldı? Sen yukarıda saydığımız rezaletleri başardıktan (!) sonra Ruhban Okulu’nu da açarsın. Artık makamını garantiledin, aferin. Devleti ve Milleti rezil etmeye ne hakkın var. Hiç rahatsız olmadın mı?
  4. Dini açıdan bakarsak; İslami inanışa göre sade vatandaş olarak herhangi bir farklı din merkezine elbette gidilebilinir değişik gerekçelerle( mesela M. Nuri Yılmaz gayri resmi olarak gitmiştir ve hiç bir mahzuru yoktur gidişinin). Ancak dini bakımdan İslam Hak Dini, Hristiyanlık Batıl’dır Müslümanlık inancına göre. Diyanet İşleri Başkanı konumu gereği Batıl’a gidemez. Fakat gitti. Herhangi Müslüman  bir din bilgini bunu bilir elbette. Diyanet İşleri Başkanı bilmiyor mu? Bilmiyorsa nasıl diyanetçidir? Biliyorsa ne işi var ( dini açıdan ziyarete gittiğine göre) Patrikhane’de.

Makam, güç, statü, ünvan ÇOK MU TATLI? Her şeyden güzel mi Bay Başkan? Verdiğin zararın FARKINDASIN DEĞİL Mİ? Farkında isen niçin yaptın? Farkında değilsen niye gittin?

YOKSA GÖNDERDİLER Mİ DİYALOGCULAR…