22.03.2016 tarihinde Brüksel’de havalimanına üç bombalı intihar saldırısı yapıldı. Böylece terör ; İngiltere, Fransa veTürkiye’den sonra Belçika’da da onlarca insanın ölümüne neden oldu. Eylemi yapan terör örgütü AB ve NATO^nun ” politik başkentine” saldırarak gücünü gösterdi. SİYASAL BİR SALDIRIDIR BU.

Suriye’deki bir yerlerden gelen emirlerle yapılan terör eylemlerine bakılınca BEŞ nokta dikkati çekiyor:

– Suriye’de iç savaşın ( BOP PLANLAMASI DOĞRULTUSUNDA) başlamasından bu yana yüzbinlerce insan öldü, milyonlarca insan göç etti, tahmini olarak 185 ( yüz seksen beş) milyar dolarlık silah satışı yapıldığı söyleniyor. Bu silahları hangi devletler satmıştır Sizce? ABD, Rusya Federasyonu, İ ngiltere, Almanya, Fransa, İsveç, Belçika, v.s., v.s.

– Bir kaç gün önce Belçika’da, Fransa’da katliam yapan gruptan bir terörist yakalanmıştı. Fransa bu teröristi Belçika’dan isteyince adı geçen terörist ” Fransa’ya teslim EDİLMEMEK” koşuluyla itirafçı olacağını açıkladı. Tam bu gelişmeler yaşanırken Brüksel’deki hava limanı saldırısı gerçekleşti. Yakalanan teröristin Fransa’daki eylemle bağlantısı açık olduğuna göre ” canlı bomba eylemi emrini veren” örgütün ne demek istediği açıktır : ” Biz çok güçlüyüz, her yere saldırabiliriz”.

– IŞİD nasıl ortaya çıktı? Dünyanın her tarafından gelen insanlar bu terör örgütüne neden katılıyorlar? Örgüt nedense hiç bitmeyen silahları, mermileri, lojistik desteği nereden buluyor? IŞİD’e hangi devletler – aracılar vasıtasıyla- silah satıyorlar? Eski Yugoslavya ordusu bir ay içinde yok edilebilindiği halde 35 ( otuz beş) ülkenin Suriye’de mücadele ettiğini söylediği bu terör örgütü niçin yok edilemiyor? Ya da ” gerçekte” IŞİD bahanesi ile başka gruplara saldırarak ” kendi hakimiyet alanlarını mı oluşturuyorlar? Öyle ya profesyonel Yugoslav ordusunu bir ayda yok edecek kadar güçlü iken IŞİD’i yok edemiyorsanız gerçekte IŞİD’le mücadele etmiyorsunuz demektir.

– Urfa, Gaziantep, Ankara ve İstanbul’da gerçekleşen terörist canlı bomba saldırıları Avrupa ve ABD gazetelerinde üçüncü sayfalarda yer alamıştı. Bu eylemleri pkk terör örgütünün askeri kanadı TAK ile pkk’nın Suriye’deki kolu pyd’nin eğittiği teröristlerin, İstanbul’daki eylemi de IŞİD’in gerçekleştirdiği saptanmıştı. Terör saldırılarından sonra Belçika ” en derin üzüntülerini” bildirdi Türkiye’ye… pkk’yı terör örgütü kabul ettiği halde Belçika’nın Brüksel’de pkk’ya çadır açma izni vermesi NASIL AÇIKLANABAİLİR? Bu iki yüzlülük ve utanmazlığın nedeni nedir?

– Avrupa zannediyor ki, ” BİZE YANSIMAZ”. Örgütlere karşı polisiye, hukuki ve politik tedbirler alarak terörü ÖNLEYEMEYECEKLERİNİ HERHALDE ANLADILAR???

Bir canlı bombayı NASIL ENGELLEYEBİLİRSİNİZ? Ölmeyi kabullenmiş bir militanı idam cezası ile tehdit ederek mi vaz geçireceksiniz? Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vererek mi korkutacaksınız?

Polis ( yani Devlet) terör saldırılarına karşı nasıl kendini geliştiriyorsa terör örgütleri de kendilerini geliştirdiler ve ŞEHİRLERE İNDİLER.Bunun anlamı KAYIPLAR DAHA DA ARTACAK demektir. Tekrar soruyorum: Bir canlı bombayı nasıl engelleyebilirsiniz?

Türkiye’de Sabancı Suikastı’nı gerçekleştirdiği halde Fehriye Erdal’ı açıkça koruyan, terör örgütü kabul ettiği pkk’ya büyük bir utanmazlıkla Brüksel’de çadır açma izni veren ve Türkiye’nin ikazlarını ısrarla duymazlıktan gelen Belçika diyordu ki, BİZE TERÖR YANSIMAZ…

1. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve Avrupa devletleri Afrika ve Orta Doğu’yu sömürgeleştirmişlerdi. 20. yüzyıl ortalarında ” emperyalizm” biçimine dönüşen sömürgecilik 21. yüzyılda Küreselleşme (Globalizm)’ ye evrildi.
Batının çalışmaları ile günümüz İslam toplumlarında milliyetçilik, kabileciliğe ve İslam Dini mezhepçiliğe ve tarikatçılığa BÖLÜNDÜ. Tabloya bakın;; Yemen’den İran’a, Pakistan’a kadarki alanda bütün Müslüman toplumlar ve devletler Şii veya Sünnilik adı ile birbirleri ile mücadele halindeler. Yemen ikiye bölündü, Sudan’da ciddi kargaşalar var, Libya, Sudan’dan daha beter, Katar, Suudi Arabistan, İran’la kavga ediyor, Mısır’da askeri darbe oldu ve Müslüman Kardeşler ezildi, Türkiye etrafındaki bütün komşuları ile kavgalı, Irak ve Suriye ‘de devlet kalmadı. Bu arada ” Dinlerin Diyaloğu” ve ” Ilımlı İslam” söylemlerini ortaya atan BATI ( Avrupa ve ABD) oluşturdukları İslami (!!!) terör örgütleri ile BİR DÜŞMAN YARATTILAR. İkinci George W. Bush şöyle demişti: ” Haçlı Savaşları başlamıştır”.

Batı ” Kendi oluşturduğu” İslami (!!!) terörle nasıl mücadele edecek?

İstanbul’daki canlı bomba eyleminden sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakan Avrupayı terör örgütleri konusunda uyarmışlar; ” Bir ülkedeki teröristi başka ülkenin kendi savaşçısı” saymamaları gerektiğini, Avrupa devletlerinin terörü kınayan fakat TAVIR ALMAYAN tutumlarını eleştirip ” terörün milleti , dini olmaz, Sizi de vurur” demişlerdi.
İspanya, İngiltere, Fransa ve Belçika’daki terör saldırılarından sonra Batı ” Kendilerinin oluşturduğu İslami terörün, KENDİLERİNE BULAŞTIĞINI , terörün milleti, dini olmayacağını anlamışlardır” diye düşünüyorum.

Batı Dünyası bundan sonra ne yapacak?

Avrupalı ” dışarıyı gözetlemekten, etrafı karıştırmaktan ” Kendi içini göremedi. Teröre karşı ” sert kafes” denilen yöntemi uygulayacaklardır. Yani terör eylemlerine en sert cezalar verilecek. Ancak zaten ölümü göze almış intihar bombacısını idam cezası veya müebbet hapis cezası ile nasıl korkutacaksınız ? ( Hasan Köni; Haber Türk TV. 22. 03. 2016, Saat: 11.00)
Bu yöntem başarılı olamayacağına göre demek ki, bundan sonra Avrupa’da demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi temel haklardan TAVİZLER VERİLECEK. Ayrıca internet, bası, medya sıkı biçimde kontrol altına alınacak, toplum yönlendirilecek.

Avrupa toplumları bu uygulamaları kabul ederler mi? Evet kabul ederler. korku halindeki Avrupalılar DEMOKRASİDEN KIRPMALARA, TAVİZLERE ulusal güvenlik adına SES ÇIKARAMAZLAR. Buna da ” yumuşak kafes” denir. ( H. KÖNİ: AYNI PROGRAM).

Kuzey Avrupa ülkelerinde terör olayları niçin yaşanmamaktadır?

Bu sorunun yanıtı açıktır. Terör üretmez, terör ihraç etmez, terör örgütleri ile irtibat kurmazsanız, teröristte size bulaşmaz. Fakat ”bir ülkenin terörist kabul ettiğini Siz, Kendinizin savaşçısı ” sayarsanız yani ” Senin teröristin kötü, Benim teröristim iyi” derseniz; TERÖR SİZİ DE VURUR.

IŞİD’i Batı oluşturmuştur. Şimdi aynı Batı IŞİD nedeniyle ” panikte”. Ağır silahlarla donatılmış profesyonel eski Yugoslavya ordusu NATO tarafından bir ayda yok edilmişti. Otuz beş ülke bir araya geldi IŞİD yok edilemiyor. Nedeni açık. Rusya Federasyonu, Fransa, ABD IŞİD’le HİÇ savaşmadılar gerçekte. Kendi kurdukları terör örgütünü kullanarak Suriye’yi PAYLAŞMAKTI hedefleri.

22.03. 2016 tarihli gazeteler ABD’nin, İranlı Reza Zarrab’ı kara para aklamak suçundan tutukladığını yazdılar.
Tam Cumhurbaşkanı R. T. ERDOĞAN’ın kısa süre sonra yapacağı ABD gezisi öncesi bu haber – belki de tesadüftür ama – oldukça ilginç.

17 Aralık yolsuzluk operasyonları, para sayma makinaları, Halkbank genel müdürünün,Kendi odasında bulunan paralar için ” İmam- Hatip lisesi yapmak için toplanan bağışlar” demesi fakat ” neden ayakkabı kutularında? ” sorusunu yanıtlayamaması, ÇİKOLATA KUTULARI, dört bakan hakkındaki söylentiler( buna rağmen hiç birisinin istifa etmemesi), kamu vicdanını rahatsız eden biçimde TBMM’de AKlanmalar.
VE;
FBI Direktör Yardımcısı Rodriguez’in ” Bugün ilan edilen suçlamalar, bu kişilerin gerçek ortaklarını gizlemeye çalışanlara bir mesaj göndermedir” açıklaması.

Reza Zarrab’ın tutuklanmasının -ABD İSTERSE- Türkiye’ye YANSIMALARI MUTLAKA OLUR.
ABD istediği bilgileri R. Zarrab’ın değil ağzından, beyninden dahi çekip alır.
Bu bilgileri açıklar mı?

Bilindiği gibi Türkiye – ABD ilişkileri; ABD’nin Suriye politikası, Türkiye’nin Suriye’de güvenli bölge oluşturma isteği, ABD’nin müttefiki kabul ettiği pyd’nin Türkiye tarafından ( haklı olarak) terör örgütü kabul edilmesi, Türkiye’nin: pyd, Fırat’ın batısına geçerse ” vUracağını” açıklaması( bu da ABD ÇIKARINA AYKIRI) gibi nedenlerle ” İNİŞLİ-ÇIKIŞLI” BİR SEYİR İZLEMEKTE ve İKİ DEVLET BİRBİRLERİNE GÜVENMEMEKTEDİRLER.

İlk defa ”devlet politikası” halinde 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türkiye ” başta ABD olmak üzere Avrupa devletlerine GÜVENEMEYECEĞİNİ yaşayarak görmüştü. Bu fark edişte özellikle ABD’nin Türkiye’ye ambargosu etkiliolmuştu. 1986’dan itibaren Türkiye milli savunma, yerli sanayiyi geliştirme, ekonomi, maliye, eğitim, ülkenin üniversite sayısının arttırılması, her şehirde en az bir hava alanı, kara ve demiryolları ağları ile ülkenin her yerine gidebilme, uluslar araı ihalelerde mutlaka yerli firmaların ortak olmasını zorlu tutma, v.b. çalışmalarla her anlamda hızla gelişti ve KENDİNE GÜVENÜ daha da arttı. Bu durumdan ABD ile AB ülkeleri çok rahatsız oldular.
Türkiye nasıl frenlenebilrdi ?

Elbette ülkede çıkartılacak mali krizler veya terörle. pkk güçlendirilip, kollanarak meydana atılıverdi. Amaç milliyetçiliği kabileciliğe indirgemek olduğu için pkk’da ” efendilerinin istediği ve planladığı gibi ” etnik milliyetçilik” yani kabilecilik yaparak Milleti Türk – Kürt bölünmesine götürmek istediler. Fakat bu tutmadı. Böyle olsaydı son Sur, Cizre, Şırnak, Yüksekova olaylarında bölge halkı Türkiye’nin batısına değil, pkk’nın istediği ve GOPcuların beklediği gibi Ayn el-Arap’a veya Suriye’nin kuzeyine giderlerdi.

Türkiye’nin terör problemi ile ilgili Tunus Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif el- MERZUKİ şöyle demiştir:
” Türkiye, Sykes-Picot Antlaşması’nda ( İngiltere – Fransa arasında 09 Mayıs 1916’da Osmanlı’nın paylaşılması ile ilgili gizli antlaşma) kendisine biçilen ” itaatkarlık” rolünü aşarak ”rol model” oldu. Ekonomik ve sosyal alanlardaki başarısından ve büyük devletlerle yarışmasından dolayı CEZALANDIRILMAK AMACIYLA terör saldırıları aracılığıyla hedef alındı” (Fatin Dağıstanlı – Alper Tan: ” Gazetelerin Gündemlerini Değerlendiriyor”, saat: 10.00, Kanal A tv)

( ” Gerilla tipi savaş” yöntemi uygulayıp, çatışmaları şehirlere taşıyan pkk terörü ile mücadelede Türk Ordusu ve emniyet teşkilatı büyük başarı gösterdi. Gerilla tipi savaşı öğrendiler ve kendilerini geliştirdiler. Bu başarı o kadar ses getirdi ki, Mete Yarar’ın verdiği bilgilere göre bazı Avrupa devletleri kendi askerlerine ve polislerine Türkiye tarafından eğitim verilmesini talep ettiler. Mete YARAR: Haber Türk tv, Akşam Haberleri, saat; 17.00, 01. 02. 2016).
Türkiye’nin ulusal kalkınma projesi 1974’te başladı ve 2016’ da devam etmekte. Orta büyüklükte bir ekonomiye, yüksek askeri teknolojiye, iyi eğitilmiş bir orduya, okuma – yazma oranının % 90’lara ulaşması, doğu ve güney doğuda feodal yapıyı kırmasına bakarsak çok önemli başarılar gösterdi. Türkiye ekonomik krizlerden de beklendiği kadar etkilenmedi. Bu başarıda otuz altı yıllık süreçteki bütün Hükümetlerin ” ortak katkısı” vardır. pkk terörünün mali anlamda Türkiye’ye ciddi zararlar verdiği ise açıktır. Bu anlamda AB ve ABD – Türkiye’ye mali zarar verme hedefi – başarılı olmuşlardır diyebiliriz. Bugün Türk toplumunda ABD’ye duyulan sempati en altlarda ise AB’ye üyeliğe toplumsal destek azalmışsa gerekçesi bunlardır. Türk milletinin bir Amerikalı sade vatandaşa karşı ” olumsuz duyguları ” yoktur. Ancak ABD devletine sempati duymadığı da açıktır.

Gelelim asıl konumuza: Türkiye – ABD ilişkileri bu şekilde devam ederse ABD, Reza Zarrab’ın -olası- Türkiye’deki bağlantıları ve çalışmaları ile ilgili verdiği bilgileri BELKİ DE AÇIKLAR… İşte olası R. Zarrab – PYD ilgisi burada başlıyor. ABD, Zarrab’dan aldığı bilgileri ” baskı unsuru olarak” – belki – kullanabilecektir. pyd bilindiği gibi pkk’nın Suriye’deki kolu. ABD’de pkk’yı terör örgütü olarak kabul ediyor. Buna rağmen ” her türlü” yardımı da yapmakta. Silah, malzeme, lojistik, sağlık, v.s. ABD, pyd’yi ( dolayısıyla pkk’yı) destekliyor. Ne demiştik yukarıda: ” Benim teröristim iyi” .

İstanbul – Beyoğlu’ndaki canlı bomba saldırısından sonra bir gazeteci şöyle demişti: ” Türkiye terörle yaşamaya alışacak” .