Disiplin; Maddi ve/veya manevi uyulması gereken kurallardır. Ancak biz disiplini baskı, karşımızdakini kontrol, despotluk anlıyoruz. Ceza(lar) anlıyoruz.

Disiplin eğer insanları birbirlerine yakınlaştırmıyor ilişkileri bozup uzaklaştırıyorsa DİKTA var, BASKI var, DESPOTLUK var demektir.

Oysa disiplin düzen sağlar, başarıyı hedefler ve getirir, Çokluğun BİRLİĞİni sağlar. Bu birlik başarıyı getirir. Türk tarihine bakınız, küçük birliklerle büyük zaferler kazanılmıştır. Bunun nedeni ÜLKÜ BİRLİĞİ ve DİSİPLİNdir. Yani bir arada olan insanlarımızın tek yürek olmaları, hedefe kilitlenmesi ve zafer için gerekli olan kurallara UYMALARIDIR.

Kısaca, disiplinden cezayı anlamamalıyız. Ceza korkusu; yalancılığı, kolaycılığı, ikiyüzlülüğü ortaya çıkarır. Öyleyse bir yönetici disiplinden ne anlamalıdır?

Kitlesine hedef sunan, hedefe ulaşmak için gerekli kuralları belirleyen, bu kurallara uyan ve uyulmasını sağlayan, sorun çıktığında sorumluluğu ekibine (astlarına ) atmayan, başarıyı da TEK BAŞINA SAHİPLENMEYİP ekibine atfeden KISACA DİK DURAN, onurlu, mütevazı, amirin belirlediği kural, yöntem ve hareket plan(lar)ıdır.

Baskının ( despotluk) olduğu toplumlar veya gruplar birbirlerini can kulağı ile dinlemezler. YALAKALIK, YAĞDANLIK ARTAR.  Türk Ulusu 1954’ten beri disiplinden uzaklaşmıştır. Toplumun önüne ‘’sadece BATILILAŞMA’’ HEDEFİNİN KONULMASI BUNDA DA İKNA EDİLEMEMESİ, DEVLETİN KAYNAKLARININ YAĞMALANMASI FAKAT YAPANIN YANINA KALMASI,  dış faktörler ancak en önemlisi kendini yönetenlere İNANMAMASI disiplinden kopuşun en sade gerekçeleridir.

Türk toplumu 1947’den günümüze kadar iki defa YÖNETENLERİNE inandı. Turgut Özal’ ın birinci hükümeti(1983) ve Recep Tayip Erdoğan’ın birinci hükümet(2002). Ne yazık ki onlarda ikinci iktidar dönemlerinde iktidar yorgunluğuna çabuk yakalandılar. Bu nedenle halkı kolay yönetmek için suni gündemlere yönelip, korku imparatorluğu oyununa yöneldiler. Bu nedenle ülkenin enerjisi de zamanı da boşa gitti, şu anda da gitmekte.

Nedir ‘’korku imparatorluğu?’’

Halkın sendika, eğitim, örgütlenme, sosyal haklar, ücretlere zam, v.s. gibi talepleri olmasın ancak BEN HEP OLAYIMı sağlamak için beyinlere zekredilen korkular, insanları oyalamaya yönelik uyduruk gündemler ve magazinler ortaya çıkarmak hatta terörü kullanmak, dini duyguları okşamak, milliyetçiliği radikalleştirmek, toplumu sürekli germek.

Diyelim ki Toplumumuz binlerce yıllık birikimi ile bütün bu oyunları atlattı.  O zaman mutlaka bir düşman yaratılır. Dışarıdan olmazsa içeriden mutlaka bulunur. Böylece ORTAK DÜŞMAN(LAR)A karşı toplum gene tek ses haline getirilir.

Getirilir  ama şu gerçek hiç düşünülmez; Kabartılan milliyetçilik duyguları ile insanımızın gözüne sokulan BAYRAĞIMIZ gönderde EN YUKARIDA değil, TABUTLARIN ÜSTÜNDE DURUR…

Yöneten(ler) insanımızın zaaflarını ZALİMCE kullanır. Hedefe ulaşılmıştır. Yoksa 01 Ekim 2008 tarihinde Balıkesir’de niçin olaylar çıksın.

Sonuçta disiplinden kopmuş, ulusal hedefi kalmamış (bırakılmamış), gelecek kaygısına düşürülmüş, geçim derdinden ülke sorunlarına İLGİ GÖSTEREMEYEN HALKIMIZI layık olduğu GERÇEKTEN DEĞERLİLER yerine İÇİ BOŞ ÖNEMLİLER YÖNETİR. Özellikle 1954’ten bu yana(2009) yaşadığımızda budur.

Basın bağımlılaştırılarak toplumun ‘’kendi istedikleri kadar’’ ve ‘’kendi istediklerini’’ öğrenmesini sağlamaya çalıştılar. Yazılı ve görsel basın  ayrıca kurumları içimizde ama mideleri ve beyinleri dışarıda adına ‘’vakıf’’ veya ‘’sivil toplum kuruluşu’’ denilen  örgütlenmelerle toplum ‘’onların istedikleri  gibi ‘’ yönlendirildi.

Aynı amaç için  MİLLİ !!!!!   EĞİTİMDE KULLANILDI. Sürekli değiştirilen sistemler ve ÇOK KOLAY HALE GETİRİLEN sınıf geçme ile Türk Gencinin tembelleşmesi hedeflendi.

NİÇİN?

Eğitimle insanlar yönlendirilip, İKNA EDİLİRKEN  ‘’BİZİM İSTEDİĞİMİZİ YAPARKEN; BUNU KENDİSİNİN İSTEDİĞİNİ, KENDİ İYİLİĞİ İÇİN BÖYLE YAPMASI GEREKTİĞİNİ ‘’ düşünmelidir.

Türkiye’de 1972’lerde başlatılan bir proje var: YENİ OSMANLICILCIK. Atatürk’ün Laiklik ve Ulusçuluk ilkeleri niye tahrip edilmeye çalışılıyor? Genelkurmay Başkanımızı BAZI YAZILI BASIN KURULUŞLARINI ikaz etmek zorunda bırakan Haziran 2009 tarihli basın toplantısını hatırlayın. Silahlı Kuvvetlerimiz’e niçin saldırılıyor? Kuzey Irak’taki ‘’Çuval Olayı’’nın bir hedefi de Türk Ordusu’nun Türk Milleti’ndeki saygı ve itibarını SARSMAK değil mi idi?  Atatürk’ün fikri davasının ANAYASAL KORUYUCUSU, Devletimizin savunma gücü Türk Ordusu olduğuna göre bu kurum zaafa uğratılmalı ki laiklik ve ulusçuluk yerine Yeni Osmanlıcılık uygulanabilinsin, Türkiye’nin kısa sürede parçalanmasına neden olacak olan EYALET SİSTEMİne geçilebilsin. Türkiye gündemine kısa süre sonra EYALET SİSTEMİni getirip, Toplumu hazırlamaya çalışacaklardır.

O K U N M A S I   G E R E K E N L E R

Texe     HARRİS         ;     CİA’nın Gizli  İkna Teknikleri 

Turhan YAVUZ;         ;     Çuvallayan İttifak

Ersal     YAVİ            ;    İhtilalci Subaylar

Oktay    SİNANOĞLU;    Hedef Türkiye

Metin     AYDOĞAN   ;    Bitmeyen Oyun